Eskiden bu 302 otobüslerle İstanbul yolculuğu yapılırdı. Otobüsün arkasına Boğaz köprüsü fotoğrafı asılırdı. Ne heves ederdik o otobüse binip İstanbul’a gitmeyi. Bir gün geldi, bindik ve hayalimize kavuştuk, Fakat gördüğümüz kadarıyla o kadar da güzel değilmiş, doğup büyüdüğümüz Taşova’mızı terketmek.
Taşova’ya hasret kalmak, ama başkada çaresi yoktu gurbete gidenlerin. Yaşadığımız ilçe ve köyümüz bizim ekonomik refah içerisinde yaşamamıza meydan vermiyordu. Yaşımız büyüdükçe Sorumluluğumuzda artıyor, bir evi geçindirebilmek için gurbete çıkmak zorundaydık. Büyük İllere gidip üç kuruş asgari ücretle çalışmaya başladık. Ev kirası, yol parası, mutfak masrafı, giyim, yaşam bayağı zormuş büyük şehirde yaşamak. Bu büyükşehirlerin dertleriyle baş edip, çoluk çocuk çalışıp, yaşamaya çalışan eski hemşehrilerimiz, zor bela bir mesken alır, zaman hızla ilerlerken bir bakar ki ömür hızla geçmiştir.