Amasya İtimat

Yerel Kelimeler

Amasya, Taşova yöresinde hatta Anadolu’nun bir çok yerinde de geçerli olmak suretiyle daha çok geçmişte kullanılan fakat günümüzde unutulmaya yüz tutmuş kelimeleri burada inceleyebilirsiniz.

– – A – –
ABU: Abla
AĞARTU: Yoğurt, süt, ayran gibi ürünlere verilen ad.
AĞDIRMAK : Ağır basmak, çökertmek
AĞIL: Hayvanların konulduğu etrafı çevrili geniş yer.
AĞIZ EĞMEK: Rica etmek, bir işi yaptırmak için boyun bükmek.
AĞNANMAK: Yerde yuvarlanmak, hayvanların yerde yatıp yuvarlanması.
AĞZINA BAKITMAK: Sözünü dinletmek
AHRAZ: Sağır ve dilsiz.
Ak BAĞA: Bembeyaz
AŞLIK : Çekilmiş, kırdırılmış buğday
AVAYİT: Düğüne getirilen herhangi bir hediye
AVKURU : Yan yan gitmek
ALAF: Alev
ALAYI: Hepsi, tümü
ALAZLAMAK: Bir şeyi ateşe tutup çekmek, hafifçe yakmak.
ALEMESKERE: Apaçık, ortada, alenen
ALİMALLAH: Yemin
ALDIRAYAZ: Kapısız, penceresiz, eşyasız
AMEL: İshal
ANGUT: Aptal, salak, enayi
ANIZ: Buğday, arpa biçildikten sonra toprakta kalan sap.
ANNAK: Karşıdan ön taraftan görülebilen yer
ANNAKLAMAK: Bakmak
AVU: Zehir
AYAKYOLU: Tuvalet
AYITLAMAK: Seçmek
AZA: Vücudun organları
AZAK: Domates
APLAK: Yuvarlak dolgun yüz
– – B – –
BADİK: Kaz veya ördek yavrusu
BALAK: Manda yavrusu
BANDİK: Şalvar
BARAMA: İpek böceği kozası
BA$A$A: Baş aşağı, tepetaklak
BASINI BAĞLAMAK: Nişanlamak, evlendirmek
BAYAKTAN: Az önce, demin, şimdi
BAYATSIMAK: Bayatlamak, bozulmaya yüz tutmak
BEKİTMEK: Güçlendirmek, desteklemek
BELERMEK: Yorgunluktan kötü görünmek, gözlerin morarması
BEN EMSAL: Ben akran, yaşıtım
BEYTAMBAL: Belalı kaba adam
BEZENMEK: Özenmek, özenti
BILDIR: Geçen yıl
BIYIL: Bu sene
BİCİMCİK: Pek az, azıcık
Bİ DİKİM: Bir lokma
Bİ GAYDEKİ: Bir tutum ki, bir davranış ki.
BİŞİ: Mayalanmış saç yağlısı
BOSTAN: Karpuz
BOYNA: Durmaksızın, devamlı
BÖĞÜRMEK: Acı acı ses çıkarmak
BÖN : Düşüncesiz, saf
BÖRTMEK: Susuzluktan ve sıcaktan bunalmak
BÖRÜLCE: Fasulye
BUĞEZ: Bu sefer, bu defa
BUN GELMEK: Sıkıntı basmak
BURUK: Acımtırak, acı, ekşi
BUZAĞI: İnek yavrusu
BÜK: Akarsu kenarlarındaki çalı ve diken topluluğu
BÜRÜK: Kadınların baş örtüsü
BÜSÜRGEÇ: Saç, yufka, pişirirken kullanılan tahta
BÜZÜK: Kaba yer kıç
– – C – Ç – –
CA: Lavabo
CALAZ: Mısır, buğday, arpanın tarlada kalan sap kısmı
CECİM: Kilim
ÇEMBER: Yemeni baş örtüsü
CEREK: İnce uzun ağaç
CERGE: Kuşların toplu halde uçması, kuş topluluğu
CIBIR: Geçim darlığı çeken yoksul, fakir
CINGA: Ateş parçası, kıvılcım
CIŞDAK: Hafiflik, düşüncesiz
CİBERMEK: Şımarmak
CİBERÜK: Şımarık
CİCİK: Meme
CİMBEK: Küçük bir kuş
CİMBİ: Küçük üzüm salkımı
CİMCİK: Çimdik
CİN ÇALUĞU: Pek zayıf çocuk, ufak defek
C1NGİT: Çingene
COMBA: Manda yavrusu
CÖHER: Has toprak
CULUK: Hindi
CÜCÜK: Civciv
ÇA: Çocuk
ÇAHLA: Olmamış ham meyve
ÇALKAMA: Ayran, ayranın içine ekmek dograyarak yemek.
ÇALUNTU: Sütün yoğurda dönüştürülmesi için bir kaba konulması işlemi
ÇAPA CUL: Pasaklı, serseri, dağınık
CAPUT: Eski bez parçası
ÇATI: Bacak arası
ÇEBIS: Bir yaşında keçi
CEÇ: Harmanda işlenmiş hazır hale getirilmiş buğday
CEĞEL: Çakıl, çakıl taşı yığını
ÇELERMEK: Kızarmak, göğermek
ÇIĞIRMAK: Çağırmak
ÇIGSIMAK: Nemlenmek, terlemek
ÇIKI: Bohça
ÇIT: Kapı köslü kilit
Çİ: Pişmemiş
ÇİĞİT: Çekirdek
ÇİMMEK: Yıkanmak
ÇİPİL: Bataklık yerlerde biten çalılık, dikenlik
ÇİTİL: Bela, yaramaz, kavgacı
CİTİMEK: Giyeceklerin yırtıklarını dikmek
COĞUNSUMAK: Çok görmek, kıskanmak
COR: Bol tuzlu
ÇÖCELENMEK: Oyalanmak
ÇÖMCÜ: Ağaçtan oyulmuş saplı tahıl tası, büyük kepçe
ÇÖRDÜK: Yabani armut
ÇULFALIK: Kilimlik
– – D – –
DANSIMAK: Yadırgamak, ayıplamak, kınamak
DAKLASMAK: Sataşmak
DASTAR: Sofra bezi
DEG GELMEK: Rast gelmek, rastlamak
DEMİN: Şimdi
DEMREĞÜ: Egzama hastalığına verilen ad
DENE: Buğday, zahire, tane
DEYDA: işte orada, şurada
DIĞIL: Küçük kalitesiz sebze
DIKILMAK: İyice yaklaşmak sokulmak
DİKİM: Lokma
DILLATMAK: Savurup atmak
DİRİK: Zayıf, çelimsiz
DISDIYLIK: Yoksul, fakir, perişan
DIZIKMAK: Koşarak kaçmak
DİBEK: Havan
DİK DOMBALAK: Tepe takla dikilmek
DİNELMEK: Ayakta durmak
DİNGE: Zirve, yüksek
DİNGİLDEK: İğreti, pek uçta
DİRGEN: Çatal yaba
DOLUNMAK: Ağlayacak duruma gelmek
DÖNDERME: Tavada yapılan bir çeşit pide
DÖNEMEÇ: Viraj, köşe başı, yolun kıvrımlı yeri
DULUNMAK: Gözden kaybolmak, suya girip sonra geri çıkmak
DUNNUK: Kuytu ılıman yer
DUSSUZ: Arsız
DUTAK: Tutaç, elbezi, sıcak şeyleri tutmada kullanılan bez
DÜVE: Bir iki yaşındaki dişi sığır
DÜVEN: Ekini tanesinden ayırmakta kullanılan alet
– – E – –
EBEM KUŞAĞI: Gökkuşağı
ECCÜK: Azıcık, az, çok az
EFİL EFİL: Yelin esmesi, esinti
EĞREK: Hayvanların dinlendiği gölgelik bir alan
EĞRELTİ: Yıkılmak üzere olan, iğreti duran
EĞSÜK: Eksik
EKE: Büyük, yetişkin, yaşlı, olgun
EKLEŞME: Musallat olmak, takılmak, kavga aramak
ELENMEK: Alay etmek, dalga geçmek
ELLEĞEM: Her halde, zannederim
ELTİ: Erkek kardeşlerin kanları
EME: Babanın kız kardeşi, hala
EMİSEK: Süt kardeş
EMME: Fakat, ama
EMZÜKLÜ: Memede çocuğu olan kadın
ENEK: Misket, bilye
ENÜK: Enik, it yavrusu
ERİŞTE: Yerli makarna, hamur kurusu
ESBAP: Çamaşır
ESTEK KÖSTEK: Ivır, zıvır
ESÜK ETEK: Gariban kadın
EVLEK: Tarlanın bölümü
EVERMEK: Evlendirmek
E$Gİ: Ekşi
EVMEK: Acele etmek
EVSÜN: Hamur teknesini kazımak için kullanılan demir kaşık
EZME: Bir tür marmelat
– – F – –
FEĞEMSÜZ: İştahsız, zayıf, çelimsiz
FER: Takat, derman
FERAĞIMAK: İyileşmek, rahatlamak
FEYİLİ BOZUK: Niyeti bozuk
FEYLETMEK: Tamah etmek, arzulamak, istemek
FISGI: Hayvan pisliği
FİNE: Küçük köpek
FİSFİSLEMEK: Aleyhinde kışkırtmak
FİSİRTİ: Fısıltı, uğultu
FOLTAK: Gevşek, bol, geniş
FONİGRAF: Gramafon
– – G – –
GABALA: Kabal
GADİNGE: Yenge, ihtiyar kadın
GAKMUK: Hafif yumruk
GALLE: Bir tür fasulye yemeği
GANIRTMAK: Bükmek, eğmek, dayanarak aralamak
GANMAK: doymak
GARIK: Tarlanın saban iziyle belirlenmiş bölümleri
GASMER: Rezil, maskara, güldürücü
GAYDELÜ: Fiyakalı, havalı
GAYKILMAK: . Geriye, arkaya yaslanmak, iyice serilerek oturmak
GAYIM: Dayanıklı, sağlam, güçlü
GAYMA: Ahşap evlerin yapımında kullanılan düzgün kalın tahta
GEBE$: Kısa boylu, şişman göbekli
GENDÜME: Pişmemiş buğdayın dövülmüş hali
GERİ$: Dağların ve tepelerin üst kısmı, sırt
GESİ: Çamaşır
GEVEN: Dağ ve tepelerde biten kirpiye benzeyen dikenli bitki
GEVMEK: Diş ile kesmek
Gl: Kadına hitap
GICIR: Yeni, iyi
GIDIK: Çene altı
GIRAN GİRESİÇE: Hastalığa, derde yakalan anlamında bir beddua
GIRKLIK: Keçi, koyun tüylerini kırkmaya yarayan büyük makas
GIRMA: Hayvan yemi olarak kullanılan kırılmış tahıl
GIYMUK: En küçük odun parçası
GIYNAŞUK: Yarı aralık
GİLİK: Küçük saç ekmeği
GİREBİ: Ucu eğik balta
GOCANA: Nine, büyük anne
GOSDÜL: Patates
GÖBEL: Küçük çocuk
GÖDEK: Hububat ölçmede kullanılan ölçü kabı
GÖĞ: Yeşile çalan, mavimsi
GÖĞ: Gökyüzü
GÖĞERMEK: Vurma yada çarpma sonucu vücudun morarması
GÖĞSULU: Tatlı ve sulu armut
GÖMBE: Çörek, kül gömbesi
GÖMGÖĞ: Ham, Olgunlaşmamış
GÖNÜM DÖNDÜ: Midem bulandı
GÖNÜMEK: Meyvenin olgunlaşmış hali, olgunlaşmış
GÖRESİMEK: Özlemek
GÖRÜ: Düğün geleneği kadınların kız evine hediye ile gelerek toplanması
GÖRÜMCE: Kocanın kız kardeşi
GÖYNEK: Gömlek, iç çamaşırı
GÖZER: İri gözlü elek, kalbur
GÜRPEDEK: Birden bire, ansızın
GÜNNÜKÇÜ: Gündelikçi
GÜYEVİ: Damat
GUBARMAK: Kibirlenmek, şişmek
GÜDÜL: Fırında pişmiş mısır ekmeği
– – H – –
HAKIRTI: Sesli gülme, kahkaha
HALBUR: Kalbur
HARK: Ark
HAMURSUZ: Mayasız ekmek
HARAL: Kıldan yada ketenden yapılmış büyük çuval
HARLAMAK: Hızlı yürümekten soluğu kabarmak
HASUDA: Nişastadan yapılmış yemek
HAYAT: Koyun., keçi barınağı
HEDİK: Suda pişmiş mısır, buğday
HEĞ: Küfe
HEKEĞÜ: Tarladaki su kanalı, ark
HERİ: Kişiye hitap, herif
HISTA: Hisse, pay
HOLLUK: Tavukların yumurtladıkları yer
HÖDÜKLEMEK: Korkmak, ürkmek
HÖLLÜK: İnce taneli toprak
HÖSÜL: Dağınık, düzensiz
HÖVELEK: Uzun boslu, havaleli, yüksek
HÖYKÜRMEK: Kızmak
– – I – İ – –
ILINCAK: Salıncak
İMİK: Rüzgarsız kuytu yer
IRBIK: İbrik
ISGIN: Filiz, ağacın yeni çıkmış dallan
IŞILTI: Parlaklık, aydınlık
İDALLANMAK: Faydalanmak, yararlanmak
İDDİRSEĞİ: Gözde çıkan arpacık
İLEZİR: Rezil
İLİK: Düğme
İLİŞTİR: Süzgeçli kap
İPTİDA: İlkönce
İRİ: Kabuğu alınmış bütün buğday
İRİN: Cerehat, yara
İRKİLMEK: Sıçramak
İSKEFE: Yufka
İSLİK: Gömlek, mintan
İŞMAR: İşaret
İTBURNU: Kurburnu da deline yabani gül
– – K – –
KABALA: Toptan, tartısız, götürü, hepsini birden
KAPÇUK: Meyvenin kabuğunun çıkarılmışı, meyve kabuğu
KATIK: Ayran
KAVİL: Söz, sözleşme
KEF: Çorbanın üzerinde tirit
KELEM: Lahana
KELİK: Eski papuç, terlik
KEMÇÜK: Ufak defek, çirkin
KEMRE: Hayvan gübresi
KENEF: Tuvalet
KES: Hayvanın yemediği samanın iri kısmı
KESMÜK: Artık, yiyeceğin arta kalan kısmı
KESÜ KESMEK: Pazarlık ederek, şart koşarak anlaşmak
KESİK: Sıra
KIRAN GİRMEK: Öldüren hastalık
KIRINTI: Kuru yemiş
KISKILAMAK: Tahrik etmek
KİRİNCİMEK Erinmek, üşenmek
KİRPİTCİ: Cimri, eli sıkı
KİSELEMEK Kuşları, tavukları uzaklaştırmak, koğmak
KOCABAŞ: Seker pancarı
KOSKOS: Kızarak uzaklaşmak
KÖLÜK Kuyruğu uzun ve kalın koyun
KÖMÜŞ: Manda
KÖSÜRE: Kesici araçları bilemeye yarayan bileği taşı
KÖSE: Köy evlerinde banyo
KÖTEK: Değnek,sopa
KÖZ TAVASI: Sobadan köz almaya yarayan alet
KULUNÇ: İki omuz arası, sırt
KÜSKÜ: Ağaçtan yapılmış büyük ve kalın sopa
KÜT: Kötürüm, sakat
– – L – –
LOĞLAMAK Çiğnemek, pires etmek
LÖS LÖS GELMEK: İğreti isteksiz, ağır ağır gelmek
– – M – –
MADA: İştah
MAFİR: Defa, kere, kez
MAĞSUZ: Kasıtlı, inadına
MAHANA: Bahane
MAKAT: Sedir
MAPİS: Hapis
MASUSLAMAK: Uykusu gelmek
MAYALU: Mayalanmış saç yağlısı
MEĞEL Çapa aleti
MEHEL: Uygun, layık, münasip
MEHLEP: Yörede bulunan bir ağaç türü
MESİMEMEK: Önemsememek
MEYMENETSİZ: Merhametsiz, acımasız
MIK: Çivi
MIKIR: Cimri
M IKLAMA: Yöreye has bir yemek çeşidi
MIRIK: Yağma, talan
MISMIL: Temiz, düzgün
MİTİL: Yorganın içyüzü
MODURDAMAK: Kendi kendine söylenmek
MUCUR: Sekiz kilo alabilen bir tahıl ölçeği
MUDARA: Mihnet
MUDUL Hayvanları yürütmek için değneğin ucuna takılan çivi
MUNDAR: Pis
MUZU: Engel, bir işte hep engel çıkaran
– – N – –
NAMAZ LAĞU: Üstünde namaz kılınan post, kilim gibi seccade
NASABA: Kulplu tas
NEVALE: Yiyecek
– – O – Ö – –
ÖĞÜNDERE: Ucu çivili uzun sopa
ÖĞÜRSEK: Dişi hayvanın çiftleşme isteği
ÖSEVÜ: Ucuna bez bağlanmış fırın süpürgesi
ÖZEMEK: Yoğurt, pekmez gibi şeyleri suyla karıştırarak sulandırmak
OKUNTU: Davetiye
ONMAK: Rahata kavuşmak
OSANMAK: Bıkmak, usanmak
ÖNCEK: Kadınların belden aşağı önlerine bağladıkları önlük
ÖNMEK: Gözetlemek, takip etmek
ÖRÜK: Hayvanları bağlamak için ipin ucunda yere çakılan demir kazık
– – P – –
PAĞAÇ: Yağlı fırın çöreği, içi katıklı pide
PAHLA: Bakla
PALAZLANMAK: Bir hayvanın besili hale gelmesi
PAPAK: Bere, fes
PARPULAMAK: Hırpalamak, azarlamak
PARTAL: yalan, abartma, palavra
PAYINSAMAK: Küçük görmek, az görmek
PEKNİ: Ahırda yem yeri, hayvanların yem yediği yer
PELVER: Salça
PEŞKİR: Havlu
PIRTI: Kumaş, Bez basma, her çeşit dokuma manifatura eşyası
PİNTİ: Cimri, nakıs
POSTAL: Ayakkabı
POŞU: Atkı, boyun bağı
PÖÇÜK: Kuyruk kemiği
PÖHREK: Toprak büz
PÖTLEK: Dışarıya çıkık
– – R – –
RAHMET: Yağmur
– – S – Ş – –
SA: Sağ, hayatta olan
SABİ: Sübyan, bebek
SAÇU: Düğün hediyesi
SAĞDUC: Sağdıç, damadın en yakın arkadaşı
SAĞAN: Tabak
SAĞIN: Sağılır hayvan
SAK: Uykusu hafif
SAKU: Ceket
SALIM: Nezle, grip, soğuk algınlığı
SAP: Biçilmiş ekin
SAPALAMAK: Ne yapacağını, bilememek, şaşırmak
SARSUK: Densiz, patavatsız
SASUK: Acı, acımtırak
SAYA: Üstü açık koyun, keçi barınağı
SEF: Yanlış, hatalı
SEĞİRTMEK: Koşmak
SEKÜ: Yüksekçe bir yer, basamak
SEME: Uyuşuk, semelenmiş
SEPELEMEK: Azar azar dağıtmak, serpmek
SEPKEN: Karla karışık yağan yağmur
SINAMAK: Denemek, imtihan etmek, tecrübe etmek
SIRACALU: Hastalıklı
SIRNASUK: Yüzsüz, sululuk yapan
SIVIŞMAK: Kaçmak
SIYITTIRMAK: Belli belirsiz değerek kaçmak
SİFTAH: İlk başlangıç
SİĞİL: Genellikle el parmaklarında çıkar bir şişkinlik
SİNMEK: Saklanmak, pusuya girmek
SİTİL: Fide sulamada kullanılan içine su doldurulan ucu delikli kap
SİVTİNMEK: Omuzları ileri geri oynatarak kaşınmak
SOKRANMAK: Söylenmek, kızmak
SOKU: İçi oyulmuş, büyük taş dibek
SOMAK: Tanesi alınmış mısır koçanı
SOMURTMAK: Surat asmak, kızgınlığını belirtmek
SORUTMAK: Ayakta durmak
SOYKA: Kötü, yaramaz, hayırsız
SÖNGE: Fırın süpürmeye mahsus ucunda ıslak bez bulunan uzun sopa
SÖVELMEK: Uyuşuk halde ayakta durmak
SULU SEPKEN: Karla karışık yağan yağmur
SÜKSÜN: Ense
SÜLÜK: Salyangoz
SÜMSÜK: Pis boğaz, arsız
SÜNDÜRMEK: Çekip uzatmak
SÜNEPE: Aciz, beceriksiz
SÜNMEK: Çekilerek uzanmak, köpeğin sünmesi
SADİ: Çirkin, aylak, umursuz
ŞALAK: Olmamış kavun
ŞALLAK: Çıplak, yoksul
ŞAYALANDIRMAK: Bir olayı yaymak, her yerde konuşmak, abartmak
ŞELVE: Işığın aksetmesi, küçük ışık görüntüsü
SİKÜRSÜZ: Suratsız, çirkin, hoyrat
SİNAVAT: Üzüm şırası çıkarmada kullanılan uzun ağaçtan yapılmış alet
ŞİP: Çabuk hızlı
ŞİŞEK: Bir yaşına girmiş dişi koyun
ŞİŞMEK: Kibirlenmek, gururlanmak
– – T – –
TAFRA: Kaba hareket, çalım, tavır
TAPA: Su deliği tıkacı
TAVATUR: Şahane, fevkalede, iyi
TAKDAMBUL: Tahtaravalli
TEBELLEŞ OLMA: Devamlı musallat olmak
TEHNE: Kalabalık olmayan, ıssız, tenha yer
TEKÜCEK: Çapa aleti
TELİS: Keten ya da kendirden seyrek dokunmuş çuval
TELTÜK: Sakar, beceriksiz, dolaşık
TEREK: Raf
TERKİ: Eğerin arka kısmı
TERPUŞLU: Kenarları kırtışlı yayvan tabak
TERPÜZ: Sürülmüş ama ekilmemiş tarlanın sulanması
TEVİR: Defa, kere, hile al
TEYİN: Sincap
TEZİKMEK: Çaktırmadan kaçmak, uzaklaşmak
TIMAN: Beli ve paçaları lastikli kadın giysisi
TIS: İdare lambası
TISKA: Soluk benizli, kansız, zayıf
Tİ KAN: Dükkan
TİRENTEZ: Temiz, titiz, işine bağlı
TOKAÇ: Çamaşır yıkamada kullanılan ağaçtan yapılmış saplı sopa
TOKLU: Bir yaşında erkek koyun
TOTİK: Çam kozalağından yapılarak oynanan bir çocuk oyunu
TOSBAĞA: Kaplumbağa
TÖKEZİMEK: Ayağı engele takılarak sendelemek, düşer gibi olmak
TÖMEK: Ahırlarda hayvan gübresi atmaya yarayan ahır penceresi
TÖYFE: Tuhaf, acaip
TÜNEK: Tavukların kümesi
TÜYMEK: Gizlice kaçmak
– – U – Ü – –
UÇKUR: Bezden yapılmış don bağı
ULAMAK: İlave etmek
UYLAŞMAK: Uzlaşmak, anlaşmak
URBA: Elbise, giyecek
US-MAK: Murat etmek, tahmin etmek
UZ: Becerikli, başarılı
ÜTMEK: Oyunda kazanmak
ÜTÜLMEK: Kaybetmek, yenilmek
– – V – –
VAGAL VAĞAL: Suyun sesli akışı
VARA-VARTLAK: Bağırarak konuşan, kaba konuşuklu
VINLAMAK: Dönerek ses çıkarmak
– – Y – –
YAGNI AĞRIMAK: Omuzu ağrımak
YAĞIRNI: Sırt
YALAK: Hayvanların su içtiği kap
YALANTU: Ekmek pişirirken fırına atılan odun
YANTİRİ: Eğri büğrü yürüyen, çaparaz
YANBİÇ: Eğri, çarpık sakat insan
YARDUMA: Arpa ve buğdayın karıştırılarak değirmende öğütülmüş hali
YARMA: İri yarılmış ağaç, odun
YASMAK: Kadınların çember ile yüzlerinin belli bir kısmını kapatmaları
YAYKAMAK: Sade suyla temizlemek, durulamak
YAZU: Arazi, tarla
YEFEK: Hafif
YEĞİN: Çabuk iyi, fazla, şiddetli zorlu
YEL: Ağrı, sızı, romatizma
YELLEMEK: Kışkırtmak, tahrik etmek
YENİ YETME: Genç delikanlı
YETMEK: Yetişmek, ulaşmak, büyümek
YEYGÜ: Hayvan yiyeceği
YILDIR YILDIR ETMEK: Parıl parıl parlamak
YILIŞMAK: Oynaşmak, cıvımak
YOĞURT ÇALMAK: Yoğurt mayalamak
YOSA: Yoksa
YOZ: Kısır, süt vermeyen koyun, inek
YUNNAK: Hamam, yıkanma yeri
YUNMAK: Yıkanmak
YÜĞÜRT: Koş, Çabuk
YÜKLÜ: Hamile
YÜKLÜK: Odalarda yatak, yorgan konulan yer
YÜZ GÖRÜMLÜĞÜ: Hediye
– – Z – –
ZAĞAR: Başı boş, avare
ZARPADAK: Aniden, ansızın
ZARTALAK: İri, patavatsız, kaba
ZATİ: Zaten
ZAVRAK: Salatalık
ZEFİL: Aç, perişan
ZEKLENMEK: Taklit etmek
ZELVE: Öküzün boyunduruktan çıkmaması için boynuna geçirilen değnek
ZERE: Zira, hele, sebebi anlaşıldı
ZERZEVAT: Sebze, meyve gibi yiyecekler
ZERZE: Kapı sürgüsü
ZEVZEK: Boşboğaz, geveze
ZAVZU: Sebze bahçesi
ZIBARMAK: Hayvanların ölmüş hali, leş
ZIBIN: Gömlek, üstlük
ZİLDİR: Bom boş, eli boş, mali durumu iyi olmayan
ZIMZIK: Yumruk
ZIRTABOZ: Laf söz dinlemez, yarı zorba
ZİRZOP: İri yarı, kaba kırıcı kimse
ZIRLAMA: Ağlayıp durma
ZlRANTA: Büyükçe, kaba sabarbiçimsiz
ZİBİL: Bol
ZONGUR: İri, kaba
ZOVAL: Kızılcık

Kaynak: 60. Yılında Taşova , Taşova Belediyesi Kültür Yayını – 2004

Yorum Ekle