Amasya İtimat

SON KALELER

1983 yılında bir kartopu olarak yuvarlanan “Özelleştirme” bir çığ olup, yıkıcı bir güce dönüştü.


 


Özelleştirmenin yıkıcı etkisi, toplumun her kesimini etkiliyor, daha da etkileyecek! Bu etki, acılarla, sıkıntılarla sürecek…


 


Yasalar çıkarılırken, yurttaşlara verilen bilgilerde ne güzel tablolar çizilmişti. Şimdi yurdumuzun durumuna bakınız!


 


Türkiye Şeker Fabrikalarına ait 6 işletme önceki hafta Özelleştirme İdaresi Başkanlığı(ÖİB) tarafından ihaleye çıkarıldı. İhale gerekçesinde ne belirtiliyor?


 


“Türkiye’nin Japonya’dan sonra şekerde en pahalı ikinci ülke olduğu, Türkşeker’in bir an önce özelleştirilmesi ve Türkiye’deki şeker fabrikası sayısının 12’ye düşürülerek şeker ithalinin serbest bırakılması gerektiği” yönündeki anlatımlar, bu satışın “sağlam dayanakları.”


 


Şeker İş Sendikası, bu “sağlam dayanakları” yıkan bir açıklama yaptı. Karşılaştırmalı maliyetleri gösterdi. Yetkili kurumlar gerçeği söylemiyor. Yanlış bilgilendirme var. Anladığım kadarı ile karşılaştırmalar teknik olarak yanlıştır. Çünkü, dünya şeker fiyatlarında “Kamış Şeker” maliyetleri ölçü alınır. Ülkemiz şeker pancarı üreticisi. Karşılaştırma da kendisi gibi şeker pancarı üreticisi olan ülkelerle yapılmalıdır. Bu ülkeler çoğunlukla AB ülkeleridir. AB ülkeleri ile karşılaştırma yapıldığında, Türkiye’deki şeker satış fiyatlarının AB ortalaması düzeyinde olduğunu görülüyor.


 


Her fabrika bir kaledir.


 


Fabrika sanayileşmenin göstergesidir. Fabrika uygarlıktır, çağdaşlıktır… Geçim kapısıdır… İşçi sınıfının nicelnitel yönden güçlenmesidir… Şeker fabrikası, işçi ve köylü gücünün birleşmesidir… Osmanlı döneminden başlatılıp, Cumhuriyet döneminde somutlaşan bir çalışmanın “sayılı” güzel örneklerinden biridir. Pancar ekiminin öyküsü, 1923 yılında şeker türküsüne ulaşmıştır…


 


Uşak Şeker Fabrikası’nın ortakları arasında iki yumurta, bir tavuk veren köylülerde vardır. O dönemde iki yumurta çok önemli. “Nuri Osmanoğlu” derdi büyüklerimiz. Osman Nuri ŞEKER olarak tanırsınız. Köyleri dolaşarak, o fakir insanların verdiği her şeyi listeleyip, imza altına alarak fabrikayı kurmuş… Üşenmeden köyleri bir bir dolaşıyor…. Bu fabrikalar yurdumuza zarar mı veriyor? Buna inanılır mı? Satmak kolay, yerine ne konacak?


 


15 bin kişi işsiz kalacak! Pancarımızın yerini GDO’lu ürünler alacak…


 


Ayrıca satılan fabrikalarla bağlantılı başka fabrikalarımız var. Bunlar Türkşeker’in yan kuruluşları olan ve teknoloji üreten işletmeler olarak nitelenen Ortadoğu ve Balkan’ların (Balkonlar değil), en büyük makina fabrikaları, Elektro Mekanik Aygıtlar Fabrikası, Şeker Enstitüsü ve Tohum İşleme Fabrikası. Bunlarda kapanacak…


 


Siz, kapanan fabrikaları bir düşünün… TEKEL, Sümerbank, Süt Enstitüsü Kurumu, EtBalık…


 


Açılan fabrika var mı? Sınır komşumuz Tokat’ta hem sigara fabrikası vardı, hem de şeker fabrikası… Şimdi yok…


 


Bir de yan ürünleri var şekerin… Melass, küspe, yem… Bu ürünlerde dışarıdan alınacak…


 


İşin tadı iyice kaçacak.


 


Bu özelleştirme onaylanmamalı.


 


Eğer GDO’lu mısırdan şeker üretilmemesini istemiyorsak; sağlığımızın bozulmasını istemiyorsak, bu özelleştirmenin onaylanmasını istememeliyiz.


 


Son kalelere sahip çıkalım!


 


  *              *              *


 


Ülkede işçilerin olduğunu anımsatan  ve örnek bir direniş gösteren TEKEL emekçilerini kutluyorum.  Umarım başarı ile sonuçlanır direnişleri…


Ayrıca Eczacıları da kutluyorum… Saygı duyulacak bir tavırdalar.


Yeni yılda yeni umutlar dilerim.


 


Biz yine de umutla bakalım gelecek günlere.


 


Umut insanda.


 


Hoş ve esen kalınız.

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.