Amasya İtimat

SANAL KORKULAR

Türkiye Cumhuriyeti kuruldu kurulalı sanal düşmanlar ve korkularıyla yaşatılan halkımız bu tür aldatmacalardan usandı artık.


 Önce komşu ülkelerin ateş çemberi oluşturdukları topraklarımızda gözleri olduğu, kendi rejimlerini sözde Türkiye deki yandaşlarını kullanarak ihraç edecekleri şeklindeki korkuları halkın günlük yaşamına soktular. Devlet olarak komşu ülkelerle ilişkilerde  en alt seviyede seyreden siyasi, ticari ve kültürel ilişkiler halkımızın komşu ülke halklarına bakışlarındaki  iyimserlik, devletin uydurduğu sanal saçma sapan karalayıcı ifadelerle  iyimserliği karamsarlığa bıraktı. Halkımız iyice komşu ülke halklarına kuşkuyla bakar hale getirildi.


Ama onların bu öngörüleri şişeden çinin bir türlü çıkamayışı gibi gerçekleşmedi. Ülkemize ne irtica nede komünizm geldi. Aksine  doğu bloğunun dağılmasıyla soğuk savaşın sona ermesi ve son dönem T. C hükümetlerinin komşularla barış içinde beraber yaşama yönündeki politikalarıyla  dostane ilişkiler kuruldu. Halkımız kendilerine yaşatılan korkuların gerçek olmadığını Amerika’yla kurulan dostluğun komşularımızla da daha kolay kurulacağını görmüştür.


Dış politikadaki geleneksel politik davranış ve öngörüler Ak Parti hükümetinin Kıbrıs sorununu ele alış ve çözüm öne-rilerindeki yeni politik tavrıyla terk edilebileceğini  buna rağmen Kıbrıs’ta yaşayanların  varolan kazanımlarının  kaybedilmediğini Türkiye insanı kabullenmiş, statüko yanlıları ulusalcılar inatlarını sürdürmüşlerdir….


Amerika’ya rağmen Suriye, İran ve Rusya’yla geliştirilen ikili ticari ve kültürel ilişkiler en üst seviyededir.


Ermenistan’a uzatılan zeytin dalının önkoşulu asılsız soy-kırım iddialarından vazgeçilmesidir..


Hükümetin Ermenistan’la varolan sorunları görüşmeler yoluyla çözülmesi ve soykırım iddialarını tarihçilere bırakılması  yönündeki yaklaşımı doğrudur.


 İran Cumhurbaşkanı’nın Türkiye ziyareti iki komşu ül-kenin beraber barış içinde yaşama isteklerinin ifadesidir.


İki ülkenin halkları arasında herhangi bir husumetin ol-madığı, yaratılmaya çalışılan sanal korkuların gerçeği yansıt-madığı  görülmüştür.


Ülkemizde işlenen siyasi cinayetlerin İranlı’ların planlayıp işlediği yönündeki iddiaların gerçek olmadığı Ergenekon soruş-turmaları ve iddianamesinin incelenmesinden anlaşıldığı ulusal ba-sın tarafından yazılmıştır.  Bazı statükocu muhafazakârların İran Cumhurbaşkanı’nın Anıtkabir’i ziyaret etmemesi hususunda ko-pardıkları yaygarayı duygusal davranış olarak görmeliyiz. Tür-kiye Cumhurbaşkanı veya Başbakanının Humeyni’nin anıt meza-rına gitmeyecek olması bir onun kadar normal olacaktır, hoş karşı-lanmalıdır.


Bizim için Mustafa Kemal neleri ifade ediyorsa Humeyni de İran ulusu için birçok şeyin ifadesidir. Reel olanda olaya böyle bakmaktır.


İran’ın İslam Devrimini Türkiye’ye ihraç edeceği yönünde yaratılan sanal korkuların yaratılan diğer korkular gibi aslının ol-madığı yaşanılan süreçte görülmüştür.


 Yaratılan sanal korkular halkın iradesiyle iktidar ola-mayan  yada sistemin sağladığı kazanımlarının ellerinden gideceği korkusuna kapılan oligarşik grupların tuzağıdır.


 Ülkemizde 85 yıldır sürdürülen irtica içerikli sanal kor-kunun toplumumuzda bölünmelere neden olduğu  görülmüş, sağ-duyulu insanlarımız irtica ve laiklik temelinde geliştirilip uygu-lamaya konulan provakatörlerin oyunlarını bozmuştur.


Yaratılan sanal korkular sonunda yaşanan siyasi ve eko-nomik gelişmeler hak kayıplarını getirmiş, halkın özgürlük alanını daraltmıştır.


  Halkımız yaratılmaya çalışılan sanal korkulara al-dırmamaktadır.


Dış politikada şimdiye kadar ihmal edilen Afrika ülkeleriyle ilişkilerin başlatılmasında Türkiye’nin insiyatif alması olumlu ve geç kalmış eylemdir.


Emperyalist ülkelerin yüzyıllarca doğal kaynakları  hovardaca talan edip ülkelerine taşımaları, insanlarını bir za-manlar köle olarak kullanmaları gerçekliğine karşı Türkiye nin dostane yaklaşımı yeni bir açılımdır. Desteklenmelidir.


Her alanda küreselleşmenin sürdüğü günümüzde  çağdaş dış politikalar geliştirip yeni açılımlarla ülkemizin menfaatları korunmalıdır.


Dış politikada batılı ülkelere endeskli olmaktan çıkarılması bağımsız düşünebilen yetişkin iktidar kadrolarıyla olabilmektedir.


Bu özelliklere sahip kadrolar işbaşındadır.


Dış politikada yeni açılımlarla ülkemizin etkinliği artırılırken geçmiş unutulmamalı, gelecek onun üzerine kurulmalıdır.


 Ülkemizin enerjide dışa bağımlılığı petrolde  yüzde doksanlardadır.


Elektrik üretiminde  yüzde elli iki doğalgaz çevrim sant-rallerinden üretilmektedir. Türkiye doğalgaz alımında dışa bağım-lıdır. Gaz alımında Rusya önde gelmektedir.


Uzmanlar Türkiye’nin  her an enerji kriziyle karşılaşa-bileceğini ifade etmektedirler..


Hükümetin elektrik üretiminde nükleer santral kurma gi-rişimi geç kalmış  olgudur. Nükleer santrale şimdiye kadar geçil-meliydi. Bu konuda çevrecilerin ve bazı sözde solcuların nükleer santrallere karşı oluşlarını anlamak mümkün değildir. Uzmanlar Türkiye de elektrik enerjisi sorununu aşmanın tek yolunun nükleer santrallar olduğunu ifade etmektedirler.


Kaldı ki gelişmiş ülkelerde sayısız nükleer santraller vardır. Halada kurulmaktadır.


Hükümetin bu kararı ve uygulamasını desteklemek siyaset üstü bir davranış olacaktır.


Çevrenin kirleneceği insan sağlığının tehlike altında olacağı bağlamında üretilen korkular sanaldır,dış  güçlerin oyunudur. Maalesef bu oyun Halkları Müslüman olan üikeler üzerinde oy-nanmakta, onlar nükleer enerji üreten santrallerden uzak tutul-maya çalışılmaktadır.


 Temcit pilavı gibi halkın önüne konulan bu sanal korkuları aşmanın yolu ileriye bakmak yaratılan korkulara takılmamaktır.

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.