Amasya İtimat

SABAH OLMAYAN GECELERDE

 

Şimdi vuslat vakti diyorum.

Geceyi aydınlatan Ay’a, akşam karanlığını bildiği halde güne merhaba diyen güneşe,

gökyüzünü süsleyen yıldızlara gülümsüyorum.

Bulutlara aldırmadan görevleri başından ayrılmıyorlar.

Geceye ekilen sevgi, mutluluk olup çizgi çizgi avuçlarına oturuyor.

Bir doğduğum köye, bir oturduğum şehre selam gönderip yarınlara yelken açan

rüzgâra teslim olma vaktidir.

Uzun yıllar görev yaptığım, hizmet ettiğim mutlu yıllarımın mekânı şehir gözümde

tütüyor.

Ne çok özlediğimi sadece yüreğime uzanan gönül erleri ve dostlar bilmektedir.

Huzura ulaşmak isteyen derinlik, aralıklarla beni benden alıp uzaklara götürüyor. Bir

gülümseyişle, bir bakışla, bir dokunuşla ateş hattında nefes almanın imkânı yoktur.

Şimdi dua vakitlerime ulaşan, alnımdan öpen seccademin ilmek ilmek dokunuşuna

teslim oluyorum.

Köyümün tüm doğal güzellikleriyle dünya hayatı ve sonrasını bağışladığım topraklar.

Kaç kez nefessiz kaldığım, yutkunduğum, boğulduğum anlardaki yaşadıklarım

unutulmazlarımdır.

Zor anlar iz bırakır.

Sebeplerin, selamsız sabahsız benden uzaklarda oluşu, kırgınlığımın kalbimde

bıraktığı acıyla yarınlara akıyorum. Akıntılar zaman zaman kan kusuyor. Halen dua

anındayım, son anım vuslatım olacaktır.

Ilık bir sessizliğin bütün damarlarımı teslim alıp, hücrelerimi öldürmeye çalıştığını

biliyorum. Bu ölüm ebedi âleme gidiş olacak ki halen teslim almakta zorlanıyor.

Hissediyorum ki çaresizliğimi kendimle yaşıyorum.

Yanaklarına ve alnına sayısız öpücük koyduğum sevdam, yarınım, aylardır ses

vermiyor. Sonbahar gazeli olup yaprak yaprak dökülüyorum. Ne gökyüzü, ne rüzgâr, ne taş

hiçbir şey ve kimse kabul etmiyor topraktan başka.

Boğuluyorum, titriyorum, bir tas ayran, bir yudum su serinliğine hasret olduğum

dakikalarım çoğalıyor.

Boyun ağrılarım dayanılmaz noktalara ulaşıyor son günlerde. Aldığım ilaçlar

midemle, beynimle, tenimle bir türlü uyuşmuyor. Kuruyup, çatlayan dudaklarım bir türlü

ıslanmıyor.

İhtiyaç halinde, aile tek vücut olmalı diyor büyükler. Birleşmeli, bütünleşmeli,

dayanışma halinde olmalı dahası sımsıkı kenetlenmeli.

Ömür boyu unutulmazlarla yaşamanın bedelini ancak ödeyenler bilmektedir. Halk

diliyle; “ölüp, ölüp dirilmek” bu olsa gerek. Vuslat olmadan asla gülmeyen günler, aylar ve

yıllar.

Özlediğiniz sizi özlemese de, aramasa da, haber salmasa da siz özlemi her saniye

yaşıyorsanız, sadece kendinize hesap vereceksiniz.

Özleyecek, özleyecek, özleyeceksiniz…

Baharın, yağmur ıslanışının tadını bilmeyenler, kendini nice bilebilir.

Bilinen ve bilinmezlerle kesintisiz yola devamın ötesi ateştir. Ötesi gün bitimine,

geceye ulaşma vaktidir. Öteler gülümsemez, öteler selam göndermez, ötelerden ses gelmez.

Yaz tatili öncesi bıraktığım, sonrasın da kaybettiğim; dağları, ovaları, yolları aşamaz.

Biliyorum yeryüzü ve gökyüzünü bir yapmak, bulutların gözyaşına, şimşeklerin

yıldırıma, Ay’ın parlaklığına, güneşin aydınlığına ve ısısına müdahaleye gerek yoktur.

Ufukları kaybolmuş, güneşi dağların ardında bırakmış, gecenin öteki yarısına ulaşan

bir ömrün sabaha ulaşıp ulaşamayacağı belirsizliğiyle yoluna devam için çırpınışlar.

Osman BAŞ

Geceler istediği kadar uzun olsun.

Güneş istediği kadar bulutların ardında kalsın.

Dünya hayatından hiçbir beklentisi olmayanlar, selam sizlere.

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.