Amasya İtimat

“Rahatsız Etmeyin İlçem Uyuyor”

Okan Üniversitesi öğrencileri uzaklaşan insanlığı çağıran ve insanı merkeze alan bir anayasa hazırlamışlar;

“İnsana ait hiç bir şey bize yabancı değildir.”

“Tüm insanlar hiç bir ayrım gözetmeksizin bizim dostlarımızdır.” demişler.

İnsana ait şeylere yabancı kalmamak ve tüm insanların dostluğuna talip olmak ilkesi insan severliğin ilkesidir. Ancak günümüz insanı yeni bir konuşma ve düşünce tarzıyla bu ilkeye umursuz kalmış, televizyonların tartışma programlarından tutun gazete köşelerine kadar her yanımız kavga ve tartışma olmuş, herkes öteki gördüğüne tahammülsüzleşmiştir.

Dünya var oldukça dünyayla ilgili dertler olacaktır. İlçemizde var oldukça sorunları olacaktır. Burada yaşadığımıza göre dertleri görüp, onları yok saymadan dertlerin merkezinde yer almak bir insanlık görevi olmalıdır bizler için. Ama şunu görüyoruz ki şimdiye kadar çözüm üretmekten çok, daha çok çatışma daha çok ötekileştirme ve yıkım ürettik. Etrafımıza güvensizlik ve endişe saldık.

O zaman gelin sorunlarımızı sorgulayalım. Yeni cümleler kurarak, yeni yöntemler geliştirerek düşünmeyi, gelişmeyi tetikliyelim. Çözümler üreten, kaygıyı ümitle besleyen memleket severler olalım. Farklı düşüncelerde olsak da beraber yeni yollar, yeni bağlar, yeni köprüler kuralım. Zira “Unuttuk nicedir paylaşmanın mutluluğunu”

Albert Einstein “Dünya yaşamak için tehlikeli bir yer, kötülük yapanlar yüzünden değil, durup seyreden ve onlara ses çıkarmayanlar yüzünden” demiş.

Ülkemizin, yöremizin meselelerinin seyircisi değil sesi olmalıyız. Bu kutsal kavga Cemil Meriç’in düşüncelerinde ifadesini bulan tarzda yapılmalıdır. “Münakaşa eden iki insan, aynı graniti yontan iki heykeltıraş. Hakikati arayan iki yol arkadaşı. Hedefi, tahrip değil, terkiptir bu kavganın. Mağlubun muzaffer olduğu yarış”

Gazeteciler halk adına soru sorarlar. Geçen hafta Taşova Gazetemiz ilçemizin devlet hastanesinin uzman doktor yokluğunu ve bir vatandaşımızın milletvekilimize çekmiş olduğu faksı gündeme getirerek ilçemizin önemli bir sağlık sorununu haber yapmıştı.

Evet Taşovamız günden güne küçülüyor. Tek istihdam alanımız olan Tekel’in kaybından sonra bunu daha çok hissediyoruz. Doğaya aşık, çiçeğe, böceğe sevdalı yarının sorumluluğunu taşıyan kanaat önderleri ve yöneticilerin el ele vererek ilçemizin sorunlarına eğilip yaşanılacak bir geleceğin inşası yönünde gayretlere ihtiyacımız var.

Hizmetin kadri bilinmeyen yerde hizmetkâr yetişmez. Marifet iltifata tabiidir. Taşova’da güzel şeyler yapılmıyor değil. Ancak ilçemizin sorunlarına eğilmeyen, fildişi kulesinde ya da mensup olduğu kampın “asude ikliminde” yaşayanların biraz daha gayret kuşağını takmalarını istiyoruz. Ve bu ilçede yaşayan tüm vatandaşlarımıza şu soruları yönelterek soruyoruz.

  • Siz bu ilçede yaşamıyor musunuz?
  • Siz ilçenizi sevmiyor musunuz?

Hastanemiz var. Uzmanlarımız yok. Taşovalı neden Samsun’a, Amasya’ya, Erbaa’ya gitmek zorunda bırakılıyor.

Bir başka konu da aslen Taşovalı olan, çocukluklarını bu topraklarda geçiren, geçim gailesiyle büyük şehre göç eden vatandaşlarımızdan emekliliği gelenler ömürlerinin son demlerinde büyükşehirlerin yaşanmazlığından bir an önce kurtulup çocukluk hatırlarının olduğu topraklara dönmek istiyorlar. Göç veren ilçe ekonomisinin canlanmasına vesile olacak bir emekli nüfusun Taşova’ya yerleşmesini sağlayacak bir TOKİ uygulamasının ilçemizde başlatılmasının uygun olacağını düşünenlerdeniz.

Siyasi makamlar özde hizmet makamlarıdır. Seçimlerden sonra rozetler değil hizmetler öne çıkarılmalıdır. Vatandaşlarımız öncelikle iktidar milletvekillerinin üvey evladı muamelesi gören Taşovamız’ın sorunlarına eğilmelerini istiyor. Vatandaşlarımız diyoruz ama pek de öyle değil. Nasıl derseniz

“Rahatsız etmeyin ilçem uyuyor”

 

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.