Amasya İtimat

NEYİ AÇIYORDUK

 


Açtık açıyoruz derken karıştık. Gerçi balık baştan kokarmış bu balığında baştan koktuğu her halinden belliydi. Önceki yazımda da belirttiğim gibi Kürt açılımı hiçbir zaman tasvip etmedim çünkü neyi açacaktık, olmayan neydi, kimin kimden ne ayrıcalığı vardı, kim eziliyordu ve kim yoksuldu, kim anadilini konuşamıyordu ve muhatap alınan şahıslar kimlerdi?


Son aylarda birkaç kez gittiğim güneydoğuda ki izlenimlerimde ne bir ezilen insan gördüm ne özgürlüğünden mahrum birisi. Ne de ana dilini rahatça konuşamayan bir vatandaş. Hatta ve hatta bırak anadilini konuşamamayı Türkçe konuşan insan sayısı bile çok sınırlı resmi kurumlarda  çalışan memurlar bile  birbirleri ile Kürtçe konuşur. Dinledikleri müziklerden cep telefonu melodilerine kadar hep Kürtçedir. Şimdi sorarım hani dil özgürlüğü yoktu ve bu insanlara niye Kürtçe konuşuyorsun diyende yok, cezası da yok. Bu da demektir ki; insanlar dil konusunda gayet özgür.


Dil konusunda DTP’li siyasilerin anadilde özgürlük nameleri aklıma geldi. Bence onlar anadilde özgürlüğü değil, Türkçenin hiç konuşulmaması peşinde. Neden? Çünkü yetişen bir çocuk Türkçeyi öğrenmesin, cahil kalsın, bizde onu daha kolay terörist yapıp, dağa çıkartalım, askeri polisi vurduralım, bankaları taşlattıralım, yaktıralım.


Gelelim ezilen halklara. Kürt insanı fakirmiş, eziliyormuş yalan arkadaşlar, ezilen falan yok. Her ilde, kasabana nasıl fakir varsa, oranın fakiri de aynı, farklı olan hiçbir şey yok, fazlası var azı yok. İnsanlar buralarda parasızlıktan kömür hırsızlığı yaparak cezaevlerine düşüyor ama gidin bakın oralarda kömürler yollara atılmış. Gelin burada bir köşeye iki torba kömür bırakın bakalım sabaha bulabiliyor musunuz?.


 İnsanlar  özgür değilmiş ve gördüğüm kadarı ile gayet özgür neşeli ve mutlu. Onu bunu bırakın,  PKK yanlıları basın açıklaması bahanesi ile toplanıp bankaları işyerlerini yakacak, polisi, askeri taşlayacak kadar özgür


Anlayacağınız her şey bahane arkadaşlar. Dil özgürlüğüdür, açlıktır, ezilmektir gibi nameleri kullananların hepsi birer rant peşindedir ve hepsinin bundan birer çıkarı vardır. Seneler boyu ağalık düzeninden sıyrılamayan doğu insanı kendini çok akıllı zeki sanan ağaların, siyasetçilerin çıkarları yüzünden geri bırakılmıştır. Hatta bunun en basit örneğini sunayım sizlere. Sürekli olarak medyada şarkıları ve filmleri ile Kürt insanının ezilmişliğinden yoksulluğundan bahsederek milyon dolarlar kazanan bir sanatçının memleketi olduğu bir kasabaya bir parke taşı bile yatırımı olmadığını biliyor musunuz?


Gelelim açılıma, hatta ilk günü PKK teröristlerinin teslim olma gününe. Bizim ezilen, aç kalan teröristlerimiz son model ciplerle geliyor, DTP tarafından yönetilen bir karşılama töreni pkk bayrakları ve bölücü başı posterleri.,yaşasın Kürdistan sloganları..  Sanki bir zafer kazanmışçasına karşılanıyor. Kurulan çadır mahkemesinde ifade veren teröristler yaptığımız hiçbir şeyden pişman değiliz diyor, yani öldürdüğümüz asker ve polisler için hiçbir pişmanlığımız yok seve seve yaptık. Bbeşbin şehit umurumuzda değil, onların anasının babasının üzüntüsü de umurumuzda değil.  Türk insanını vicdanı da umurumuzda değil seve seve öldürdük. Ve sanmayın ki bunlar sıradan bir terörist. Teslim olan grup tamamı ile örgütün üst düzey kademesi içerisinde faaliyet gösteren  ve gelecek seçimlerde milletvekili yapılmak için bilinçli şekilde gönderilen eğitimli teröristlerdir ve bu yüzden bu teröristler il il gezdirilerek  doğu halkına kahraman gibi tanıtılmıştır. Açılım bu noktada iflas etmiştir, bu açılım tamamı ile dış güçlerin çıkarları adına hizmet eden DTP’li yönetici ve vekillerin isyan bahanesi olmuştur. Açılım açılım olmaktan çıkmış, DTP tarafından PKK adına bir özgürlük ve tahrik havasına dönüştürülmüştür.


 Açılım süreci içerisinde DTP’li vekil ve yöneticilerin yaptıkları konuşma ve basın açıklamalarına dikkat ettiyseniz, yaptıkları açıklamalarda sürekli insanları kışkırtma, barıştan ve çözümden ziyade istikrarsızlık yaratma peşinde olduklarını, Kürt halkını değil PKK terör örgütü ve elebaşını kurtarma peşinde olduklarını ortadadır. Tabiri caizse bunların işi üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir, çünkü ülkemizde istikrarın olması, barış ve kardeşliğin olması onların ve onların hizmet ettiği dış güçlerin hiçte işine gelmemektedir.


Kendilerini Kürt halkının sözcüsü gibi gösteren DTP  vekil ve yöneticileri doğu illeri genelinde sürekli mitingler düzenleyip bu mitinglerde barış ve demokrasi adına topladığı insanları devletimize karşı kışkırtarak bölgede bir kaos yaratma peşine düşmüştür. DTP konvoyları ile gösteri yapılan il ve ilçelere taşınan PKK sempatizanları gittikleri yerdeki çocuklar ve yandaşları ile birlikte olayları tamamı ile bir isyan şekline dönüştürerek kamuoyuna olayları bütünü ile bir Kürt ayaklanması gibi göstermektedir.


Yazımın başında da belirttiğim gibi muhattab alınan kişilerin niyeti ortadadır. Bu insanlar anlaşılacak demokrasi ve barış adına söz sahibi olacak insanlar değillerdir. Bunların amaçları tamamı ile PKK adına özgürlük ve bölünmedir. Bu hainler ülkemiz üzerinde sinsi emelleri olan güçlerin böl parçala yönet projesinin maşalarıdır.


Sizlerinde gördüğü gibi açılım konusunda gelinen nokta hiçte iç açıcı değil. Bu ülke çok badireler atlattı ama bu öncekilere hiç benzememekte ve git gide kötüye gitmekte.Yüce ALLAH devletimize milletimize zeval vermesin demekten başka söyleyecek bir şeyimiz yok.

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.