Amasya İtimat

Merhum Sepetlili Hayri Başkale Öğretmenin Ardından

Sepetlili Hayri Başkale Öğretmenin Ardından

Geçen günlerde (15 Ağustos 2019) günü Sepetli Derneği’nden gelen vefat haberinde Hayri Başkale’nin vefat ettiği ve İstanbul’da defnedileceği bildiriliyordu. Ben de tam Nizamettin Çetinkaya Öğretmenin Hayri Başkale Öğretmenle beraber Korubaşı Köyünde görev yaptığı yıllardaki anılarını derlediğim çalışmaların tazeliğini yaşıyordum. Bu anılar beni çok etkilemişti. Çok hoşuma gitmişti bu anılar. Bu güzel anıları yeniden buradan paylaşmayı arzu ettim. Anılarını sosyal paylaşım sitelerinde ve bloglarında paylaşarak ölümsüzleştiren değerli Kastamonulu Öğretmenimiz Sayın Nizamettin Çetinkaya Bey’e çok teşekkür ederim.

Sepetli Köyü 13/01/1950 doğumlu, Ali oğlu emekli Öğretmen Hayri Başkale, 15/08/2019 günü 69 yaşında İstanbul’da vefat etti ve oraya defnedildi. Allah cc rahmet eylesin, mekanı Cennet olsun, ailesi, eş-dost ve akrabalarına başsağlığı dilerim.

Kastamonulu Nizamettin Öğretmenin kaleminden derlediğim merhum Hayri Başkale büyüğümüzün de içinde bulunduğu anıları: Pdf Kitapçık Olarak TIKLA

1. İlk Atama, Görev Yeri (Taşova/Korubaşı Köyü)’ne Gidiş

1953 Zonguldak/Ulus İlçesi, Dörekler Köyü doğumlu,

1972 Kastamonu Göl-İlköğretmen okulu mezunuyum. Aynı zamanda ilkokula dayalı 6 yıllık Öğretmen okullarının son mezunlarıyız.

Milli Eğitim Bakanlığı, o dönemde tayinleri il emrine yapıyordu. Bakanlıktan gelen atama kararnamem de Amasya il emrine atandığım yazıyordu. 15 gün içinde göreve başlamam gerekiyordu.

Yokluk içinde olan babamdan danayı satıp aldığı 500 lirayı aldım, elimde tahta bavulum. Amasya’ya gitmek üzere yola çıktım.

Amasya Hükumet binasında bulunan İl Milli Eğitim Müdürlüğüne gittim, Milli Eğitim Müdürü’nün kapısını çalıp, içeri girdim. Milli Eğitim Müdürü Cezmi Bozkurt, ne için geldiğimi sordu. İl emrine öğretmen olarak atandığımı, görev yerimi öğrenmek istediğimi söyledim. Cezmi Bozkurt, Öğretmenim sizi dağ başlarına verdik, oralarda sık sık ziyaret edeceğiz, görev yerleriniz merdiven başındaki listede yazılı dedi.

Dışarı çıkıp merdiven başındaki listeden Taşova İlçesi Korubaşı Köyü İlkokulu’na atandığımı öğrendim.

Bavulumu alıp Taşova’ya gitmek üzere yola çıktım.

Hükumetin karşısındaki kavşaktan, Suluova’dan Taşova’ya giden bir minibüse bindim. O yıllarda yol stabilize, Yeşilırmak boyu toz duman içinde, akşama yakın Taşova’ya indim.

Önce bir lokantaya gidip yemek yedim, lokantacıya “Korubaşı” köyünü biliyor musun, ben o köye öğretmen olarak tayin edildim dedim? Lokantacı köyü bilmiyordu, tahmin ediyordu; bu köy Şeyhli bölgesinde olabilir diyordu.

Bana yardımcı olabilecek birisi vardı Cipci Muhacir İsmail.

O yıllarda araç sayısı çok az, Taşova’da ticari taksi olarak Cipçi İsmail de bir Renault ile bir de Land Rover cip var. Lokantacı Cipçi Muhacir İsmail’i buldu, tanıştık. Cipçi köyü biliyordu, Şeyhli bölgesinde, ilçe merkezine 47 km. uzaklıktaydı.

1969 yıllarında Türkiye’de köy isimleri yeni değiştirilmişti, köyün eski adı Serniç‘ti. Ertesi günü beni Korubaşı Köyüne götürmesi için Cipçi İsmail ile araba ücretini konuştuk.

Cipçi, Hocam, o bölgeye yol yeni açıldı, henüz malzeme dökülmedi, yağmur nedeniyle çamur var. Ciple gideceğiz, eğer zorlanırsam 250, zorlanmadan gidebilirsem 200 liranı alırım dedi, anlaştık.

O zamanların öğretmen örgütü olan TÖB-DER’i buldum. Öğretmen arkadaşlardan da köy hakkında bilgi aldım.

Altı kahve, işletici gencin saçları beyaz olan adını unuttuğum kişinin otelinde kaldım.

Ertesi gün cipçi ile buluştuk, Land Rover ile yola çıktık. Mercimek Köyünü geçtik, Destek göründü. Cipçi ufku göstererek: Hocam karşıki dağları aşacağız dedi. Destek nahiyesinin arkasındaki Gavur Yokuşunu aşacaktık.

Yokuşu çıktıkça orman, çoğalmaya başladı. Yokuşu tırmandıktan sonra yayla konumunda olan ağaçlı bölgenin ham orman yolunda ilerleyerek, Fındıcak; Tekke, Korubaşı yol ayrımına vardık. Yol ayrımında, çoban kıyafetli bir genç telaşlı telaşlı bize el edip durmamızı işaret ediyordu. Cipci genci tanıdı, durdu.

Genç: heyecanla cipin içine ve üstüne bakıyordu. Cipçiye sordum: Nedir bu gencin telaşı. Cipçi; bir gün önce Fındıcak mahallesinde kavga sırasında silahlı çatışma sonucu ağır yaralanan birisini hastaneye götürmüştü. Yaralının yakını olan genç, cipin cenaze getirdiğini zannediyordu.

Korubaşı Köyüne indik. Köyün girişinde dışı çamur ve samanla karıştırılmış sıva ile sıvanmış tek derslikli, okula bitişik tek lojmanı olan bir köy okulu. Sıvaların bir kısmı dökülmüş, sanki kaburgaları çıkmış yaşlı bir hayvanı andırıyordu. Benden üç yıl kıdemli, bir ay önce askerlik dönüşü atanmış olan Hayri Başkale bizi karşıladı ve misafir etti.

2. Mesai Arkadaşım Sepetli Köyünden Hayri Başkale

Hayri Başkale, 1968 Tokat İlköğretmen Okulu mezunu.

Taşova, Sepetli köyünden.

İlk mezun olduğunda, Amasya ili Taşova İlçesi Alçakbel köyünde öğretmenlik yapmış, buradan askerlik için öğretmen olarak Milli Savunma Bakanlığınca Van’ın Başkale ilçesine atanmış. Askerlik görevi bittiğinde Amasya İli emrine tekrar verilmiş, benden bir ay önce Korubaşı Köyü İlkokuluna Müdür Yetkili Öğretmen olarak atanmış.

Alçakbel köyü ile Korubaşı köyü arası yaya 2 saatlik yol.

Korubaşı köyüne göre, Alçakbel daha mahrumiyet bir köy. Korubaşı Köyü Taşova, Samsun Kavak ve Çarşamba ilçelerine yayan 8 saatlik uzaklıkta.

Hayri Başkale ve köylüler, köylerine ikinci bir öğretmenin tayin edildiğini biliyor bu günlerde gelmesini bekliyorlarmış.

Hayri Başkale beni, tahta bavulumla okula bitişik olan lojmanda misafir etti. Tanıştık, benden büyük ve meslekte kıdemli olduğu için Ağabey diye hitap etmeye başladım.

Muhtar ve köylülerden, “hoş geldin’e” gelenler oldu. Okula bitişik olan lojman, iki odalı, girişte solda bir tuvalet, sağda bir depo gibi kullanılan karanlık bir oda bulunuyordu. Odanın birinde banyo vardı. Benim yatak ve yorganım yoktu, tahta bavulumda giysilerim vardı. Hayri ağabey ile okulu ve öğrencileri, köyde nasıl ve nerede kalabileceğimi konuştuk. Hayri ağabey, benim gibi bekar, babası vefat etmiş, bir kız kardeşi Sepetli köyünde evli, annesi Hanife teyze yanındaydı.

Hanife teyze; 55 yaşlarında, bir gözünü gençliğinde geçirdiği bir kaza sonucu kaybetmiş, aksayarak yürüyen, hoşgörülü, iyi niyetli, tertemiz bir Anadolu kadını. Süreç içinde belleğimde, annem gibi saygı duyduğum kadınlardan biri olarak kaldı.

Okulun lojmanında birlikte kalacaktık. Hayri ağabeyin annesi yemeklerimizi yapacak, bir odada ben, bir odada Hayri Ağabey annesi ile kalacak, evin masrafını paylaşacaktık. Ayrıntılı olarak konuşup anlaştığımız, bu birlikte kalma işinde problem çözülmüştü. Göreve başladıktan sonra İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden izin alıp memleketime gidecek, yatak ve yorgan gibi ihtiyaçlarımı alıp köye getirecektim.

Okullar açılalı bir ay olmuştu, köy 60 hane okul öğrenci mevcudu 70 öğrenciydi.

İki öğretmen, birleştirilmiş sınıf olarak eğitim-öğretim yapacaktık. Hayri ağabey daha önce sınıfları yönetmelik gereği paylaştırmış, 1.2.3. sınıfları bana ayırmış, 4.ve 5. sınıfları kendisi almıştı. 1.2.3. sınıflar toplamı 53, 4.ve 5. sınıflar 17 öğrenciydi. Bu paylaşımın böyle olması yönetmeliğe ve okulun fiziki yapısına uygundu. Çünkü okul tek dershane ve tek öğretmenli olarak planlanıp yapılmıştı.

Büyük bir dershane, küçük bir müdür odası vardı. Müdür odası zorunlu olarak ikinci dershane yapılmıştı. İkinci dershanede 18 öğrenciden fazlası için yer yoktu.

Hayri ağabey, bu paylaşımda, benim de fikrimi sordu, eğer ben istersem 4. ve 5. sınıfları bana verebileceğini söyledi. Bu söylem karşısında, 4.ve 5. sınıfları istemem doğru olmazdı, 1.2.3. sınıfları memnuniyetle alacağımı, öğretmen olarak yardımlaşacağımızı söyledim.

Okulun büyük sınıfını gezerken Hayri ağabey, bana hitaben gülerek: ”arkadaş, birlikte ciddi bir çalışma içinde olacağız, ben müdür olarak görev isterim” dedi. Ben de; elimden geldiğince çalışacağımı, köy kökenli bir öğretmen olduğumu, savunduğum bu insanlara hizmet vereceğim için mutlu olduğumu söyledim.

Okulun fiziki yapısı, ders alet ve araçları bakımından çok zayıftı.

Sınıfta bulunan kara tahta 4 adet tahtanın yan yana çakılmasıyla, yerel imkanlarla yapılmış, tahtalar kuruyunca ara vermiş vaziyetteydi. Bu olumsuzlukların bir kısmı bizim tarafımızdan düzeltilebilecek şeylerdi.

Okul bahçesi yeterliydi, bahçenin girişinde YSE tarafından yeni yapılmış iki kurnası olan bir çeşme ve okulun arka tarafına sonradan tahta kulübe olarak yapılmış iki göz öğrenci tuvaleti vardı.

Pazartesi günü öğrenciler okula geldi. Köye yeni bir öğretmen geldiği duyulmuştu, Hayri ağabey beni öğrencilerle tanıştırdı. İlk dersimizde ben kendimi tanıttım, sonra öğrencileri tanımaya çalıştım. Öğrenciler siyah önlük ve beyaz yakalı, üstleri temizdi.

İlk günden itibaren günlük planlarımı yapıp Hayri ağabeye imzalatıyordum. O haftanın Cuma günü Taşova’da okulların sene başı toplantısı vardı, tüm öğretmen ve yöneticiler bu toplantılara katılmak zorundaydılar. Perşembe günü göreve başlama yazısı ile birlikte Hayri ağabey ile yaya olarak önce Destek nahiyesine, Destek nahiyesinden araba ile Taşova’ya indik.

İlçe Milli Eğitim Müdürüne gittik, Hayri ağabey, İlçe İlköğretim Müdürümüz Nadir TURAL Bey ile bizi tanıştırdı. Nadir TURAL ilk konuşmasında; “öğretmenim, görev yapmak için atandığınız Şeyhli bölgesi, Amasya İlinin en mahrumiyet bölgelerinden biri. Müfettişler sizi senede bir ziyaret eder ya da edemezler. Anlayacağınız o köylerde vicdanınızla baş başasınız. İster öğretmenliğe sarılıp görev yapınız, isterseniz bir av tüfeği alarak bütün gün avlanınız” dedi. Bu söylem karşısında, birinci seçenek idealimizdi, şartlar ne olursa olsun öğretmenlik yapacaktık.

Göreve başlama yazısını verdikten sonra, Nadir Bey’in talimatı ile bana görev yolluğu (harcırah) olarak mutemet 645 lira ödedi.

Taşova’daki İlkokullardan birinde yapılan sene başı toplantısından sonra izin alıp memleketime döndüm. 15 gün izin kullanma hakkım vardı, ben, bir hafta sonra Korubaşı köyüne dönecektim.

Korubaşı Köyüne dönüşü, muhtar Hakkı Aktaş ve Hayri Ağabey’le konuşup, anlaşmıştık. Ben bir hafta sonra eşyalarımla Samsun’un Kavak İlçesine bağlı Asarcık nahiyesine gelecektim. Cumartesi günleri Asarcık nahiyesinde pazar kurulur, çevre köylüler pazara gelirlerdi.

Köy muhtarı Hakkı Aktaş köyden bir at gönderip benim eşyalarımı aldıracaktı. Ben köyümde bir hafta kadar kalıp, anamın hazırladığı bir yastık ve yorganla yola çıktım. Kavak ilçesinden de tek kişilik bir sünger yatak alarak Cumartesi günü akşamüzeri Asarcık nahiyesine gelip, buluşmak için sözleştiğimiz bakkala uğrayarak Korubaşı’ndan benim eşyalarımı almaya gelen kişiyi buldum.

Köy muhtarı, “Gudo Mehmet” lakaplı birisini, benim eşyalarımı almak için eşeğiyle göndermişti. Eşyalarımı eşeğe yükleyip iki saatlik yolculuktan sonra gece Korubaşı Köyüne ulaştık.

Lojmanda Hayri ağabeyinin bana verdiği odada tahtadan yapılmış yüksekçe bir divan vardı, sünger yatağımı tahta divana yerleştirdim.

…..

Derlediğim diğer anılarını okumak için BAKINIZ

Ahmet Özkan
Öğretmen – 1967 Sepetli Köyü doğumlu

Not: Ben ne Hayri Başkale büyüğümü ne de Nizamettin Çetinkaya büyüğümü tanıyorum. Hayri Öğretmenim ile aynı köylü olmama rağmen ben çocuk yaşlarımda köyden ayrıldığı için bu büyüğümü de tanımıyorum. Ancak her ikisi hakkında edindiğim bilgi çok değerli öğretmenler ve insanlar olmaları.

Nizamettin Çetinkaya: Facebook, Twitter,

Yorum Ekle