Amasya İtimat

Memleketimde Eğitimin Halleri (Bölüm 5)

Çağdaş bir eğitim sistemi oluşturmanın ilk adımı olarak önerdiğimiz öğretmen yetiştirme modelinden sonra, ilkokullarımızın öğretim programlarında yapılacak bir dizi revizyon temel eğitime ciddi anlamda işlerlik sağlayacaktır.

Bu bağlamda ilkokullarımızda,

—Ahlâkî, insani ve etik değerlerle bütünleşmiş,

—Hak, hukuk, adalet gibi kavramların hayatın her alanına indirilmesini (bizler gibi) sadece arzu etmekle yetinmeyip, aynı zamanda talep edebilecek kadar da vicdana ve şuura sahip olabilmiş,

—Okudukça, içinde “okuma açlığı ve aşkı” uyandıran yüce bir duygu gelişmiş,

—Yasalara ve toplumsal kurallara saygılı, aynı zamanda özgür bir düşünceye ve sorgulayıcı bir muhakemeye sahip olmuş,

—Komşuluk, arkadaşlık ilişkileri ve aile bağları üst düzeyde gelişmiş,

—Çevreye duyarlı, sevgi, saygı, hoşgörü ve merhamet gibi duyguları içselleştirmiş, bu bağlamda insan, hayvan ve yeşilsever bir birey olabilmiş,

—Tıpkı madde veya kumar bağımlılığı gibi, teknolojik cihazlara düşkünlüğün de bir hastalık olduğunu kavramış, dolayısıyla bilgiye ulaşabilme, bilgi ve teknolojiyi doğru kullanabilme, araştırma yapabilme, doğru karar verebilme, eleştirel düşünebilme ve üretebilme gibi nitelikler kazanmış,

—Milli ve manevi değerlerimizi iliklerine kadar özümsemiş,

—Geliştirdiği farkındalık duyuları sayesinde birçok alanda olduğu gibi, su, enerji, para, kâğıt, zaman ve benzeri tükenebilir kaynaklar için tasarrufa dair refleksler geliştirmiş,

—Güzel Türkçemizi en güzel ve en doğru şekilde konuşabilmeyi, yazabilmeyi öğrenmiş ve bir topluluk karşısında heyecanlanmadan kendini ifade edebilmeyi başarabilmiş,

—Sporun sadece endüstriyel yönünü değil aynı zamanda hem insan sağlığına hem bireyin sosyalleşmesine sunduğu katkılarını da kavramış ve bu anlamda sporsuz bir hayatın olamayacağına kanaat getirmiş,

—Çağdaş eğitim uygulamaları içinde önemli bir yere sahip güzel sanatların, bireyin hem yaratıcılık ve girişimcilik yeteneklerini hem bağımsızlık duygularını geliştirdiğine vakıf olmuş, aynı zamanda sanatın bireye kazandırdığı estetik düşünce ve algının önemini bizatihi içine girerek hissetmiş,

bireyler yetiştirmeliyiz.

Öncelikle ilkokul müfredatı, işin uzmanlarınca yukarıda sıralamaya çalıştığım kazanımların yolunu açacak hatta zorunlu kılacak şekilde revize edilmelidir. Unutulmamalıdır ki bu davranışların hemen hemen hepsi ancak ilkokul çağında içselleşebiliyor. İlkokullarda testler eşliğinde matematik veya dil, hatta diller öğretmeye çalışan, bıktırıcı-bezdirici sınavlar ve devamında filizlenen kaygıların, korkuların egemen olduğu şu ilkel eğitim modelinden artık vazgeçmeliyiz. Ailelerin de desteği alındığı takdirde bu davranışların tamamı her seviyedeki çocuğa rahatlıkla aşılanabilecektir.

Eğitim ve öğretimin amacı elbette öğrenmeyi sağlamaktır. Eğer öğrenme gerçekleşmemişse eğitimden söz etmek zaten mümkün değildir.  Öğrenmenin birçok tanımı olmakla birlikte otoriteler en geniş anlamıyla öğrenmeyi,  “eğitim ve öğretim sonucu davranışta meydana gelen kalıcı izli değişiklik” olarak tanımlarlar. Ancak öğrenmede önemli olan faktörleri de “algılama, anlama ve kavrama” olarak ifade ederler. Dolayısıyla eğitim ve öğretim sürecinde öğrencilerimize dersin ve konunun özelliklerine uygun bir ortam hazırlamak görevimizdir. Biliyoruz ki insanlar duyuları aracılığıyla toplum ile etkileşim içinde oldukları sürece yeni davranışlar öğrenirler. Bu bağlamda özellikle ilkokul düzeyinde kullanılacak metotlar, çocukların bütün duyularına hitap edebilecek özelliklerde olmalıdır.

İlkokul müfredat programının içeriğiyle ilgili önerilerde bulunmak haddim değildir. Ancak, gelişmiş ülkelerde eğitimin her safhasında öğrenciye yapma, yaşatma fırsatı verilmekte, çeşitli oyunlarla çocukların aktif bir şekilde derse katılımları sağlanmaktadır. Hemen hemen her ders oyunlarla harmanlanarak işlenmektedir. Gezi ve gözleme oldukça önem verilmekte, dolayısıyla konunun özelliğine göre yapılan incelemeler yerinde görerek, dokunarak, işiterek, yaşayarak, hissederek yani bütün duyu organlarına hitap edecek metotlar eğlence ile birleştirilerek öğretilmektedir. Gezi, gözlem ve yerinde incelemelerin önemini bir örnek ile pekiştirmek gerekirse; mesela, Fatih Sultan Mehmet’in gemileri karadan Haliç’e indirmesini resimlerle veya videolarla öğrencilerimize anlatabilir hatta ezberletebiliriz de. Ancak o Fethin ve o tarihi dokunun ruhuna duyulacak bir hayranlık oluşturabilmek, o mücadelenin gayesini tam anlamıyla idrak ettirebilmek, tarihiyle kudretli bir rabıtanın kurulmasına vesile olabilmek takdir edersiniz ki, öğrencileri bizatihi İstanbul’a götürüp, Haliç’i ve gemilerin nerelerden indirildiğini bir uzman aracılığıyla gezdirerek, göstererek yüzyıllar öncesinin efsunlu havasını teneffüs ettirerek anlatmak “anlama, algılama ve kavrama” bakımından daha kaç kalibre fark yaratacaktır.

Görüldüğü üzre ilkokullarımızda üzerinde durduğumuz şekli ve içeriğiyle bir eğitim anlayışı geliştirilirse her öğrenci istenilen kazanımları öncelikle okuldaki sonra evde ve toplumdaki yaşantısında hiç kuşkusuz gösterecektir. O halde uygulamalı eğitimin önünün açılması, okulların bu anlamda gereken fiziksel donanıma kavuşturulması ve gezi-inceleme, deney faaliyetleri için öğrenci mevcudu temel alınarak her eğitim öğretim yılı başında okullara bir bütçe ayrılması için (tabiri caiz ise) tez elden kollar sıvanmalıdır.

Bir önceki yazımızda öğretmen yetiştirme modelimiz ile ilgili düşüncelerimizi siz sevgili okurlarımız ile paylaşmıştık. Bütün öğretmenlerimiz titizlikle yetiştirilmeli elbette. Ancak, özellikle sınıf (ilkokul) öğretmenlerimizin çok daha özel yetiştirilmeleri için ne gerekiyorsa hiç kuşkusuz eksiksiz yapılmalıdır. Öğretmen de bu mesleğin öneminin bilincinde olmalı, severek-bilerek-arzulayarak tercih etmeli ve hem mesleğini hem öğrencilerini muhakkak ki çok sevmelidir.

Sınıf öğretmeni ailelerle işbirliği içinde bu davranışları kazandırmaya çalışırken, aynı zamanda her öğrencisi için tespit ettiği belli ölçülerde ilgi ve yeteneklerini e-okul sistemine iliştirilecek bir modüle kaydetmelidir. Bu modül, öğrenci ile birlikte geçiş yaptığı ortaokula sistem üzerinden aktarılacaktır. İlkokul öğretmeni tarafından tutulan veriler öğrencinin ilgi ve istidatları hakkında önemli bir bilgi kaynağı olacaktır. Bu kayıtlar hem öğrencinin seçeceği ortaokul hem de ortaokuldan sonra geçiş yapacağı lise türü için oldukça önem arz edecektir.

Devam edecektir.

Saygılarımla…

Yorum Ekle

Önceki haberİLÇEMİZDE DOĞALGAZ SEVİNCİ
Sonraki haberTEKVA YENİ YÖNETİMİNİ SEÇTİ
1966 Ağrı/Taşlıçay/Aşağı Toklu Köyünde doğdu. İlk ve ortaokulu memleketinde okudu. Konya Atatürk Sağlık Meslek Lisesinden 1985 yılında mezun olduktan sonra, Adıyaman'ın Gerger ilçesinin Güngörmüş Sağlık Ocağında dört yıl sağlık memurluğu yaptı. 1989 yılında girdiği Erzurum İbrahim Hakkı Sağlık Eğitim Enstitüsünden 1992 yılında bölüm birincisi olarak mezun oldu. İnönü Üniversitesinden lisans tamamladı. Amasya Taşova Sağlık Meslek Lisesinde meslek dersleri öğretmeni, müdür yardımcısı ve okul müdürü olarak çalıştı. Amasya Merkez Anadolu Sağlık Meslek Lisesinin kurucu müdürlüğünü yaptı. Halen Afyon İhsaniye İbn-i Sina Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde Hemşirelik alan öğretmeni olarak görev yapan yazar, evli ve iki çocuk babasıdır.

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.