Amasya İtimat

Mahallî Basın ve Matbaacılık Tarihimizde Unvansız Bir Gazeteci: Ali Rıza Günaydın

1971 yılında Taşova’da faaliyete başlayan Taşova Matbaası, ilçemizin ilk matbaasıydı. Bu matbaada Taşova gazetesi de çıkıyordu. Matbaanın sahibi Ali Rıza Günaydın idi ama onun maddî-manevî anlamda en büyük destekçisi ve arkadaşı rahmetli yazar ve şair Zeki Alan’dı. Zeki Alan o sıralar öğretmendi. Sonra Ankara’ya taşındı ve Millî Eğitim Bakanlığında bürokrat olarak hizmetlerde bulundu.
Taşova Matbaasının ilk ustası ise Nurettin Özgencil idi. Nurettin Usta matbaamızın kurucusu Ali Rıza Günaydın’ın da ustası oldu. Dolayısıyla Zeki Alan’la birlikte Taşova’da matbaacılık ve gazeteciliğin tutunmasında bu şahsiyetlerin büyük katkısı vardır.
Merhum Ali Rıza Günaydın, lise 2’den terk idi ve bu yüzden hiçbir zaman Sarı Basın Kartı sahibi olmadı. Bunun için kendisini teşvik edenlere hiçbir zaman kulak da asmadı. Çünkü bir sarı basın kartı olup olmamasını hiçbir şekilde önemsemiyordu.
Çıkardığı gazete Taşova’da kültürel ortamı canlandırıyor ve hatta bazen de bu ortamı oluşturuyordu. Faaliyete ilk başladığı Çağpar Caddesindeki Nuri Şiranlı’ya ait dükkânlardan birinde uzun süre faaliyet gösteren Taşova Matbaası daha sonra Belediye binasınının girişindeki yerine taşındı. Matbaa bir iş yeri olmasına rağmen bir lokal gibiydi. Burada kültür ve siyaset konuşmaları, tartışmaları yapılırdı. Burada Mehmet Âkif’in Safahat’ından gençlere sayfalarca okur, abone olarak veya bayiden alarak Matbaada bulundurduğu on küsur gazete ve dergi gelen gidenlerce okunurdu. Sanırız o tarihlerde Taşova’da böyle başka bir ortam da yoktu.
1970’li yılların ikinci yarısında bütün ülkede olduğu gibi Taşova’da da siyasî tansiyon gittikçe yükselmişti. Taşova gazetesi böyle bir ortamda yayımlanıyor ve ilçemizde yapıcı bir rol üstlenmeye çalışıyordu. Elbette bir siyasî tavrı ve görüşü vardı. Fakat bu tavrı hiçbir zaman ilçede mevcut siyasî tansiyonun aleyhinde kullanmadı.
Siyasî ortam öylesine gerilmeye başlamıştı ki Taşova’da artık evler kurşunlanıyor, Taşova Matbaasının da bulunduğu Belediye binasının üst katındaki Şehir Kulübünde otururken Ali Rıza Günaydın’ın saçlarının arasından geçen kurşunun alnına isabet etmemesi, çocukluk arkadaşlarından merhum Fikri Kavaklıoğlu’nun zamanında müdahalesiyle mümkün olabiliyordu. İlçede Davut Durak isimli bir genç vurulmuş, onun cenazesinde ise ilçe Cumhuriyet  savcısı  vurulmuştu. Sonrasında, içlerinde şu an Taşova gazetesinin idarecilerinden Ahmet Günaydın’ın da dâhil olduğu birçok genç hapse atılmıştı.
Ali Rıza Günaydın böyle bir ortamda kendisi ve ailesi için son derece zor bir karar aldı ve altı yaşındayken yine ailesiyle göç edip yerleştiği Taşova’dan, sülâle memleketi olan Trabzon/Of’a hicret etti. Matbaayı da oraya götürdü ve bu kez de Of’ta ilk matbaayı kurdu ve ilk mahallî gazeteyi çıkardı (Of gazetesi). 12 Eylül oluncaya kadar orada bir türlü alışamadığı ve fazla arkadaş çevresi dahi edinemediği bir ortamda yaşadı. Taşova’yla irtibatı hiç kesilmedi. 12 Eylül sonrası da fazla gecikmeden Taşova’ya döndü. Of’ta doğmuş olsa da o artık Taşovalıydı; hayatının en uzun kısmı bu ilçede geçmiş ve burayla özdeşleşmişti; ölümünden sonra da burada büyükannesinin, babası Yusuf Usta’nın, annesinin ve yakın akrabalarının gömülü olduğu mezarlığa defnedildi.
12 Eylül sonrası Taşova’ya dönünce, Yeni Taşova Matbaasını kurdu ve Yeni Taşova gazetesini yayımlamaya başlamıştı. Bu gazete ölümünden kısa bir süre öncesine kadar varlığını korudu. Fakat mahallî basının son zamanlarda yaşadığı sıkıntılardan etkilenen matbaamız, taşrada gazeteciliğin eski anlamını yitirişine şahitlik ettiğimiz bir süreçten geçti.
Ali Rıza Günaydın her zaman dervişmeşrep bir hayat yaşadı; dünya malına ve unvanlarına hiç itibar etmedi. Bir öğretmen cemiyetinin lokalinde bulunan görece zengin kitaplığı 12 Eylül’de SEKA’ya gönderilmişti ama onun kitaplarla ilişkisi de hiçbir zaman sona ermedi. Dünyaya yatırım yapmadığı için öldüğünde geride maddî bir miras da bırakmadı. Onun bizlere bıraktığı miras dünyaya dervişâne bir bakış, her türlü mal, makam ve mevkiye karşı samimi bir istiğna ve iyi bir insan olmanın nasıl olacağına dair güzel bir örnekliktir.
Gani gani rahmet diliyor, kabrinin cennet bahçelerinden bir bahçe olduğunu düşünüyor ve ümit ediyoruz.
TAŞOVA GAZETESİ

Yorum Ekle