Amasya İtimat

KRİZLERDEYİM…..

    Dünyada göstergeler dibe vurmuşken, bizde  hamdolsun(!)   gösterge hep yukarıyı gösteriyor.   Siyasilerin; özellikle kriz dönemlerinde, ekonomi ile ilgili görüşlerine çoğu zaman   hayret etmişimdir… 


    Rakamlarla göz boyama ve hayatın gerçeklerini göstermeme  sanatı icra ediliyor… 


     Kendilerine karşı   yorum yapanları da;  felaket tellalı ilan  edenlere  ise;    bende buradan çağrı yapıyorum..

    Buyrun,  işçi-memur-emekli-asgari ücretliye reva gördüğünüz para ile siz mucize yaratın ..  hayatınızı bir  idame ettirin…de  biz de görelim..


    2009’da kişi başına düşen gelir  10.000  dolar olacakmış (!)… Her doğan çocuğun  3000  dolar borçla doğduğunu biz yıllardır  okuyoruz….   Kapitalizmin şımarık çocuğu  İZLANDA  bile  kişi başına düşen gelir 40.000  dolar olmasına rağmen,  batmıştır.


 …İzlanda’nın  batışı;  şişirme rakamların bizleri geçen zaman içinde ne denli yanıltabileceğinin de bir ispatıdır……

    Dünyada  ilk kriz  1929  da başgösterdiğinden beri  ülkemiz de  hep krizlerin içerisinde olmuştur…..Vatandaşımız ; o yıllardan beri  hep kemer sıkma politikası ile avutulmuş, bu gün ise  vatandaşımız   sıkacak  kemer  derdine düşmüştür. 


    Siyasi, ekonomik ve de terör  krizi yüzünden  yıllardır  Türkiye bir türlü gelişmiş ülkeler içerisinde kendisine yer bulamamıştır..


    Bunun nedenleri arasında,   iç-dış güçlerin ülkemiz üzerinde oynadıkları  kirli oyunlar  en başta bilinen  sebeplerden  biri olarak  gösterilebilir..


    Dünyada ise,  küresel kriz   bahanesiyle  yine birileri maksatlı olarak,  tüm ülkeleri Kapitalizmin de iflası anlamına gelen,  mali krizin eşiğine getirmişlerdir…


    Bu kriz aynı zamanda doların,  euro ile bir hesaplaşmasıdır..

    Üretim yerine tüketim toplumu haline getirilen insanlar,  tasarruf  yapmak yerine, çılgınca yaptıkları harcamalar sonucu dibe vurmuşlardır… 

    İnsanları;  kurtarmak yerine  şirketleri ve bankaları kurtarmak derdinde olan ülkeler;  insanların yoksulluşmasına ve gelir dağılımında da adaletsizliğe yol açmışlardır… Yolsuzluk ve rüşvet  iddiaları ise ayyuka çıkmıştır..


    Kapitalizmin sihirli büyüsüne kapılan  devletler;    zamanla bu sistemin iflas edebileceğini hiç  hesap edememişlerdir…


    Liberal  sistemin  savunucuları bile hayretler içerisindedir.. 


    Bu sistemin; Zengini  daha zengin,  fakiri  ise daha fakir yapan bir sistem  olduğunu,  büyük balığın küçük balığı her zaman yuttuğunu ise;   sistem savunucuları bile inkar etmezler…


    Bugünler de  Almanya’da en çok satan kitap;  Karl Marks’ın  Das Kapital  kitabı…..  Bahsi geçen kitap  kitapçılarda şimdilerde  yok satmaktadır..


    Temelde,  Kapitalizm  ve Sosyalizm sisteminde;  genelde   insan aleyhine olan uygulamalar  ağır basmaktadır.  Buna rağmen insanlar;  bu iki sisteme   karşı yeni bir   arayış içine girmişlerdir..


    Kapitalizmin  çöküşü  diye de adlandırılan  küresel krize  maruz kalan  ülkemiz açısından da konuya   kısaca bir göz atalım…


    -Kazancımızdan  daha çok  para  harcadık…Ayağımızı yorgana göre uzatmadık..


    -Her yeni  çıkan teknolojiye  saldırdık… Hiçbir şeyden geri kalmadık… Kendimiz  yeni teknolojiler yaratmak için çalışmadık… Hazırcı bir toplum  olmayı başardık….. 


    -Askeri ve Ekonomik açıdan çok önem arzeden  Devlete ait şirketleri özelleştirme adı altında   özel sektör  ve yabancı şirketlere    sattık…


    -Sermaye sahiplerine  ayrıcalıklar  tanıdık….  Üretimi kıstık. Sosyal devlet anlayışından  uzaklaştık…


    _Özelleştirilen  banka ve şirketleri kurtarma uğruna  halkın yoksullaşmasına  göz yumduk…. Finans kuruluşlarının  uygulamaları ile  vatandaşı soymasına ise seyirci kaldık..


    -Tarım sektöründeki sıkıntıları bir türlü  aşamadık…..


    -Telekom Arap’a,  Petkim Ermeniye, Yapı kredinin  %50 si İtalya’lıya, Garantinin yarısı  ABD’liye, Finansbank  Yunan’lıya,    TGRT  (FoX) ABD’liye vs…  çalışıyor….


      Oysa ki,  ATATÜRK’ÜN   Cumhuriyeti kurduktan sonra ilk icratı yabancıların eline geçmiş bulunan  gelir  kaynaklarını (Demiryolu )  millileştirmek olmuştur….


     Atatürk’ün ilkelerinden olan DEVLETÇİLİK ilkesi;  şu anda önemini yitirmek şöyle dursun,    aksine sığınılması gereken bir liman olarak görülmektedir… 


    Gerçek  şudur ki;  LALE devri sona ermiştir..  İnsanları;   şu anda  gerçeği yansıtmayan  boş rakamlar hiç ilgilendirmemektedir….. 


    Dolar  l.7,  Euro  2.3  seviyesine  çıkmış,  borsada hisse senetleri..  %50  değer kaybına uğramıştır..


    İşsizlik  artmış,  otomotiv,  inşaat,  tekstil..  sektörlerinde üretim  kısılmış,  Gıda krizi (buğday, pirinç, mercimek)  kapıya dayanmış,   bazı şirketler  kapanmış,  büyük şirketler-küçükleri satın almış,  üretim yapamayan firmalar işçi çıkarmaya başlamışlar……


    Biz  ise,  halâ  kriz  varmı? Yok mu? kriz  geldi mi? gelmedi mi?    tartışması yapıyoruz…..


    Valla,  dostlarım ;  sizi bilmem, fakat  benim hamdolsun ki,  KRİZİM GELDİ. GİTMEK ZORUNDAYIM………


    MÜSADENİZLE…..

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.