Amasya İtimat

KAZANIMLARIMIZI KORUYALIM

İki gündür kar yağıyor, evlerin çatılan, caddeler, sokaklar… her taraf süt beyaz karlarla kaplı… Okullar tatil oldu. Sokaklarda kimsecikler yok, dilerim herkes sıcacık evinde mutludur. Çevremde iki, üç katlı evlerin bazılarının üzerinde sıcak su enerji sistemleri gözüküyor. Şükür, ülkemizde; köylerimizde, kasabalarımızda hemen hemen tüm evlerde; elektrik, su, telefon, televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi, bazı evlerin önünde de arabalar bulunuyor. Çarşı, pazar her türlü ürünle dolu… Aslında bunlar toplumun refah ölçüleridir. Ülkemizin 30-40 yıl önceki durumları ile karşılaştırdığımız zaman, Türkiye’nin ne kadar ilerlemiş olduğunu anlarız… İşte bunlar, Türkiye Cumhuriyetinin Seksen beş yıllık kazanımlarıdır. Elbette ki, birçok eksikliklerimiz, yapılması gereken çok iş var… Bunlar, barış içerisinde, birlik ve beraberlik içerisinde, sevgiyle, saygıyla, özveriyle çalışırsak düzeltilecek, geliştirilecek işlerdir.
Memleketimizin ulaştığı bu günkü seviyeyi göz ardı edip, büyük savaşlar sonucunda ulaştığımız genç Cumhuriyetimizin, temel niteliklerini değiştirmeye kalkmak, gereksiz tartışma, ayrımcılık, modern ve çağdaş bilim yolundan ayrılmak; bizi sefalete, yoksulluğa, acıya ve kedere boğar… Toplumu geliştirmeyi düşünürken; mevcudu korumak, ülkenin barış ve huzurunu bozmadan, daha iyiye götürmek ilke olmalıdır… Tarih; kin, nefret, öfke, kıskançlık, ayrımcılık, düşmanlık… tohumları ekilen ülkelerin çektiği acı derslerle doludur…
Televizyonda, gazetelerde… gördüğüm, okuduğum korkunç haberlere üzülüyorum… Irak’ta, Pakistan’da, Afganistan’da insanlığa yakışmayan olaylar oluyor. Maalesef, güzelim ülkemizin bazı il ve ilçelerinde de yaşanan; bölücü, bozguncu, ülkemizi her yönden yıpratmaya, zayıflatmaya, geriletmeye yönelik her türlü eylemleri kınıyorum. En doğru yol, bilim ve teknik yoludur. Edebiyatta, sanatta, kültürde, felsefede, dinde, ahlâkta, hukukta, yönetimde… her konuda bilimi rehber edinmek; çağdaş düşüncenin ve bilimin gereğidir.
Edebiyatçı ve yazarın en önemli görevi; doğaya, insanlara ve tüm evrene tarafsız, bilimsel, objektif… bir gözle bakmak ve tüm insanlığın yararına; uzlaştırıcı, sevindirici, birleştirici, insanları mutlu edici, toplumun refah ve mutluluğunu artırıcı düşünce, öneri, bilhassa; toplum yararına yenilikler içeren iyi, yararlı, öğretici bilgi ve düşünceleri yazmak olmalıdır. Bu bilinçle, her zaman yararlı konuları yazmaya çalışıyorum.
Dışarıda süt beyaz kar yağmaya devam ediyor, yaşlı olduğu kadar, her zaman kendisini yenileyen, tazelenen toprağın altından daha bereketli ürünler çıkacağına, şu anda karlarla kaplı ağaçların üzerinin; ilkbaharda rengârenk çiçeklerle, sonra da mis kokulu meyvelerle bezeneceğini hayal ediyor, yaşama umudumu, yaşama bağlılığımı tazeliyorum…
Tüm dünya insanlık alemini bir ve kardeşçe bilen bir ruhla diyorum ki: Ülkemizde ve dünyada önce barış ve huzur olmalı. İnsanlar birbirlerini sevmeli… Aynı Tanrı’nın eşit ve değerli varlıkları olduklarını bilmeli… İnsanlık var olalı, belki de milyonlarca yıl geçti… Nice insanlar geldi geçti… Nice uygarlıklar kuruldu, çöktü… Şimdi bu dünyada bizler yaşıyoruz…Her insanın; güvenli, karnı tok, sırtı pek, sağlıklı, insanca yaşama hakkı vardır. Bu hakların neler olduğu, nasıl kullanılacağı, evrensel hukuk ve evrensel ahlâk kuralları ile belirlenmiştir… Bu evrensel hukuk ve ahlâk ilkeleri, her ne kadar yer ve zamana, bireyden bireye, toplumdan topluma farklı özellikler gösterse de tüm insanlığın ortak kabul ettiği ilkelerdir. Binlerce yıllık insanlık tarihinin bilgi ve deneyimleriyle kabul ettiği; hukuk ve ahlâk prensiplerine uymak ve saygılı olmak tüm insanların yararınadır. Felsefi olarak, insanoğlunun ve toplumun yararına olan her şey iyidir… Ancak, benim için iyi ve yararlı olan, başkası için zararlı ise; o, evrensel iyi veya doğru değildir. Benim için iyi ve yararlı olan; diğer insanlar için de iyi ve yararlı ise doğrudur.
Ülkemiz bugünkü seviyesine kolay gelmemiştir.. Her türlü düzenlemeyi, Anayasamızla belirlenmiş olan Cumhuriye-timizin temel ilkelerini sarsmadan, mevcut durumumuzu koruyarak geliştirmeliyiz. Önce ülke bütünlüğümüzü, ülkemizdeki barış ve huzuru, sosyal, ekonomik, kültürel, sağlık, eğitim, ulaşım… her alanda; ulaştığımız seviyeyi kazanımları, mevcutlarımızı tehlikeye atmadan gelişmemizi sürdürmeliyiz.
Yazımı önemli bir ilkeyle bitirmek istiyorum. “Ne mutlu, ülkesinin ve dünya insanlığının barış ve mutluluğu için çalışanlara.” ” Ne mutlu, barış içerisinde gelişen bir yurt ve dünyaya sevgiyle bakıp, yüreği sevinçle dolanlara.”
Hoşça kalın…

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.