Amasya İtimat

İDAM CEZALARI

         İDAM CEZALARI


 


                                                                                          Ömer CELEP


 


 


            İdam; telafisi mümkün olmayan ve insanlık zararına sebep olan bir suça karşılık verilen ölüm cezasıdır. Ancak bu cezayı vermeye tek yetkili devlettir. Kişilerin böyle bir ceza verme yetkisi hiçbir hukuk ve hiçbir ahlak kuralında yoktur. Kişilerin verdiği ceza idam değil cinayettir. İdam cezaları insanlıkla birlikte var olan bir caydırma unsuru olarak yaşamış bir hukuk kuralı olarak olagelmiştir. Bizde Avrupa Birliğinin sadece terörist başı Apo’yu kurtarmak için dikte ettirdiği bir yaptırım olarak dayatılarak kaldırılmıştır.


            İdam cezası hiç şüphe yok ki arzu edilmeyen bir cezadır ancak; öyle suçlar vardır ki; hapis cezaları o suçu işleyene adeta bir ödüldür. Örneğin;


            Yaklaşık on beş yirmi yıl önceleri bir köyümüzde yirmi yaşlarında bir kişi sekiz yaşındaki bir kız çocuğuna önce tecavüz etmiş sonra da öldürmüştü. Yasalarımız bu adama (Hatırladığım kadarıyla) yirmi yıl ceza vermişti.


            Bu adam cezasını çekti ve şu anda dışarıda ve aynı zamanda “eski hükümlü sıfatıyla” kamu görevi yaptırılmakta, devlet tarafından beslenmekte.


            Başımızı elimize alıp düşünelim. (HAŞA) Allah korusun tecavüz edilen ve öldürülen bu çocuk kendimizin olsa, mütecavize verilmesi gereken cezanın ne olmasını isterdik?


            Herhalde herkes bu kişinin idamını isterdi. Ama ne yazık ki mağdur başkası olunca biz  cezanın en hafifini arzularız.


            Lütfen kendimizi hep suçlu yerine koymayalım, biraz da mağdur yerine koyalım ve verilmesi gereken cezayı da ona göre değerlendirelim.


            Bir kişi vatana ihanet etmişse, sebepsiz ya da basit sebepler nedeniyle birini öldürmüşse devletin bunu beslemesini ve sonra da iş vermek suretiyle kamu hizmeti yaptırmasının mantığını izah edebilecek sağlıklı bir akl-ı selim düşünebilir miyiz?


            Biliyoruz idam cezasını savunduğumuz için bizi kınayacak veya zalim sıfatıyla vasıflandırmayı insan hakları savunuculuğunun gereği kabul edecek cahiller olacak ama onlar ne derse desin insanlık dünyasında idam cezası olmalı ve yaşamalıdır.


            Bu hükümetin belki de yapabileceği en hayırlı uygulamanın da bu olacağı kanaatındayız.


            Bu ceza sayın başbakan tarafından tartışmaya açılmışken herkes yerini ve tavrını almalı buna göre hareket etmelidir.


            Biliyorum, bizim bu düşüncemiz gaddarlık ya da başka yasaları savunan birisi olarak değerlendirilebilir. Kim ne derse desin idam cezası idamı hak edene verilmeli ve uygulanmalıdır.


            Bu cezanın sınırlarını ve şartlarını da hiç şüphe yok ki, TBMM yapacaktır ve yapmalıdır. Yapılan yasal düzenlemeye uygunluk yargının vereceği karar olup, uygulama icraya ait olacaktır, olmalıdır.


            Herkes işleyeceği suçun bedelini bilmeli ve ona göre hareket etmeli.


            Bir terörist, onlarca kişiyi öldürüyor, devleti yıkma amaçlı ölümle sonuçlanan bir sürü eylemi gerçekleştiriyor ve birkaç yıl hapis yatarak kurtuluyor. Yok böyle bir şey.


            Herkes işlediği suçun bedelini ödeyecek.


            Bir farkla;


            Suçun bedelinin ne olduğuna kişiler değil devlet karar verecek. Suçun bedelinin ne olduğuna kişiler karar verirse bu da adil olmaz.


            Devlet, ne mağdur ne de sanık olacak.


            Devlet adil olacak.


            İdam cezası, Millet beklentisi doğrultusunda geri gelecek, gelmelidir, adil uygulanacak, adil olmalıdır


            Hayırlısı olur inşallah.    

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.