Amasya İtimat

BAYRAM ARMAĞANI KİTAP OLSUN


Dünyada eşibenzeri bulunmayan bir bayram kutlamaktayız: Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.


 


23 Nisan 1920 Tarihinde, Ankara’da Büyük Millet Meclisi açıldı ve bu önemli gün ATATÜRK tarafından çocuklara armağan edildi.


 


23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kulu olsun. Bayramlar, sevincin paylaşılarak çoğaltıldığı günlerdir. Coşkuyu en içten yaşayanlar çocuklardır.


 


23 Nisan günü çocukları izleyin. Hilesiz, pazarlıksız, zorlamasız, tertemiz duygularla coşkularını sergilediklerini göreceksiniz… Bu özelliğin, bu güzelliğin sürmesini istiyor gönül… Peki, ne oluyor ? 


 


Gazetelerde, televizyonlarda görmüşsünüzdür. Bazı çocuklar bu güzel bayramı görmedi… Öldürüldüler. İstanbul Çatalca’da işlenen cinayetten söz ediyorum… Necdet ERGİN adındaki kişi; ağabeyi, yengesi ve dört yeğenini öldürdü… Gazetelerin yazdığına göre yeğenleri Hilâl 14, Neslin 13, İlkan 11, Furkan 9 yaşındaymış.


 


Bu acıyı anlatmak zor… Yaşanan acıya dayanmak daha da zor.


 


Peki cinayeti işleyen amca da bir zamanlar çocuktu.


 


O da nice bayramlar yaşadı… Sevinçler yaşadı… Değimli ? Nasıl oluyor da bir çocuktan, böyle katillere doğru büyüme sakatlığı oluyor… Bozulma nerede başlamakta ? Cinnetler neden çoğalıyor ? Yüzlercesi sayılabilir bu acıların… Yalnızca bizde değil, başka ülkelerde de yaşanıyor… Bu acıdan, sorun, evrenseldir… Çocuklara yönelik şiddet, sömürücü, vahşet, ticaret sürüyor…


 


Bütün bunlar, kutlamalara gölge düşürüyor.


 


Büyükler olarak, eğitimciler olarak çözüm bulmak zorundayız.


 


Çözüm nerede ?


 


  Eğitimde !


 


Sanatın inceliklerinden, güzelliklerinden nasibini almış genç; empatiyi öğrenmiş insan, kötülük yapabilir mi ? Masum bir çocuktan, nasıl bir katil elde edilebiliyor ? Bu soru yanıt bekliyor… Nasıl bir sistem içindeyiz ki bu sonuç çıkıyor ? Ne yapmalıyız ki yanlışı düzeltmeyi başaralım ?


 


Eğitimin kesintisiz olanı, kitap okuru olmaktır.


 


Gençlik Haftası Etkinliği için çağırılmış Sayın Muzaffer İzgü, 2021 Mayıs günleri konuğumuz olacak.


 


Muzaffer İZGÜ öğretmenimiz şöyle diyor: “ Çocuk okuru olmayan toplumun, asla büyük okuru olmaz.” İlginçliklerle dolu yaşantısının çocukluk anılarından biri, kütüphaneyle tanışmasını sağlar İZGÜ’nün. Adana’da geçen çocukluğunda, yağmurdan ıslandığı bir gün, ısınmak için bir yapıya sığınır. İşte kütüphane ve kitapla tanışması böyle başlar… Kitaplarında o çocukluk anılarının izleri vardır. Yokluk, yoksulluk, yaşanmışlık ve umut…


 


İki yüzü bulan eserlerin bazıları yabancı dillere çevirildi: Bir çok ülkede tiyatro eseri sahnelendi… Yakından tanıma mutluğuna erdiğim bu güzel insanı sizlerle de tanıştırmak istedim. Gerçekten, Muzaffer İZGÜ düzeyinde insanlar çok az yetişiyor… Bu güzel insanı tanımak için zaman ayırın… Eserlerini okuyun… Okumakla kalmayın, tartışın  paylaşın.


 


Bu 23 Nisan’da çocuklarınıza Muzaffer İZGÜ’nün bir kitabını armağan edin… Görün mutluluklarını…


 


Önümüzdeki hafta bir söyleşisini sizlerle paylaşacağımız Muzaffer İZGÜ hakkında biraz bilgi vermek istiyorum.


 


Muzaffer İzgü kimdir?


 


29 Ekim 1933 günü Adana’da doğdu. Yoksul bir çocukluk geçirdi. Çeşitli işlerde çalışarak eğitimine devam edebildi. Yoksul çocukluk günlerini sinemaya da uyarlanan Zıkkımın Kökü adlı kitabında anlattı. Diyarbakır Öğretmen Okulu’nu bitirdi ve 1979’da kendi isteği ile emekli oluncaya kadar Türkçe öğretmenliği yaptı. Emekli olduktan sonra İzmir’e yerleşti ve yalnızca yazılarıyla ilgilendi.


 


İlk mizah yazıları Akbaba dergisinde yayımlandı. Özel tiyatrolarda, radyolarda yayımlanan oyunları ve skeçleri ile ün yaptı. İlk romanı, Gecekondu adlı eseridir. Toplumun aksayan yönlerini mizah öğelerinden de yararlanarak okurlarının ilgisine sundu. Bazı eserleri televizyona uyarlandı.


 


Başlıca Eserleri: Donumdaki Para (1977), Deliye Her Gün Bayram (1980), Sen Kim Hovardalık Kim (1980), Her Eve Bir Karakol (1980), Devlet Babanın, Tonton Çocuğu (1981), Kasabanın Yarısı (1982), Demokrasimiz Kaç Para Eder(1988),Gecekondu (1970), İlyas Efendi (1971), Halo Dayı (1973), Karadüzen (1971), İnsaniyettin (1972), Utanmıyorum Üşüyorum (1975), Lütfen Kızımla Evlenir Misiniz?, Bülbül Düdük (Çocuk romanı, 1980), Ekmek Parası (1979), Uçtu Uçtu Ali Uçtu (1980), Ökkeş dizisi., Konuşan Balon, Karlı Yollarda (1982), Bandocu Çocuk, Akrobat Pisicik (1998), Konuşan Kedi (1998), Süslü Kızlar (1998), Çocukların Ormanı (1998), Süpermen İstanbul’a Düştü, Çizmeli Osman (1980), Arıcık (2000), Bulutlara Simit Satan Çocuk (1998), Karlı Yollarda (2000), Kiraz (1991), Yumurtadan Çıkan Öğretmen (1981) Yedi Renkli Saat (2000), Uçan Eşek (1995)


 


Ödülleri: Nasrettin Hoca Gülmece Öykü Yarışması; üçüncülük ödülü, Hıdır Baba öyküsüyle. (l977), Akşehir Ulusal Gülmece Öyküsü Yarışması üçüncülük ödülü(l 977), Milliyet Sanat Dergisi Gülmece Öykü Yarışması’nda ikincilik ödülü, Anayasa, Hangi Anayasa öyküsü ile(1977),Türk Dil Kurumu Öykü ödülü, Donumdaki Para adlı hikâye kitabıyla(l 978),Bulgaristan Altın Kirpi Ödülü, Dayak Birincisi adlı hikâye kitabıyla İstanbul Uluslararası Çocuk Kitapları Fuarı birincilik ödülü. Uçtu Uçtu Ali Uçtu masalıyla, TÖMER En Başarılı Çocuk Kitapları Yarışması ikincilik ödülü.


 


İyi okumalar


Hoş ve esen kalınız

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.