Amasya İtimat

AZAP YOLU

AZAP YOLU

GÖZÜ YAŞLI ŞİİRLER

Mevsim bahara yüz tutmuş, nisan ayının son günlerinde lapa lapa kar yağıyordu.

Yaşadığım şehir yönünü kış’a çevirmiş muhabbetli günlerin özlemini gidermek ister gibi eski

günlerini yeniden yaşıyordu. Ayazdı, soğuktu, akşamın serinliği odalarda geziyor, kalariferler

görevine yeniden başlıyordu.

Sabah ve akşam soframızı balkona kuracakken, bahara hazır elbiselerimizi

hazırlamışken, aylardır ara koridorda bekleyen çiçeklerle güneşi buluşturacakken kar

yağışıyla geceye aktığımız akşamlardı.

Üşüyen kuşlar, kediler, toprak altında ve üstünde evi barkı olmayan ne kadar canlı

varsa bu akşam üşüyor diye düşünüyorum.

Beklenenin olmadığı mevsimler, aylar, haftalar ve günlerde fiziğin ve kimyanın

değiştiği gecelere gülümsüyorum.

Bu tür gecelerde hüzün çöker, ne yapsanız, meşgül olsanız, özel çalışmalarla

oyalanmak istesenizde özlenen ne varsa, bir bir hatırlanır, bir telefon kadar yakın olduğuna

inandığınız hasrete ulaşamazsınız.

Uzaklarımı yakınlaştırmaya çalıştığım, üşüdüğüm, titrediğim, duygu yüklü olduğum

bir akşamdı. Telefon çalıyor, vaktin ateşi ulaşıyor, azap yolculuğuna çıkmış bir dost, bir

kardeş, gönül insanı Mehmet Şükrü Baş ses veriyor gecenin ortasında.

Geceyi aydınlatan, ısıtan, dışarıda lapa lapa yağan karı unutturan bir ses, “istediğin

şiirleri” gönderdim diyor. “ Bir bakıver.”

Uzun zamandır, şiirlerini ve yazılarını yakından tanıdığım dostun, şiir kitabı çıkarması

gerektiği konusunda kendisini teşvik eden, sohbet edenlerden biri de benim.

İşte o günlerde şiirlerin büyük coğunluğunu okuyor, her yeni şiire başladığımda, haklı

olduğumu da kendi kendime teyit ediyorum.

Şükür kısa süre sonra “Azap Yolu, Gözü Yaşlı Şiirler” adıyla çok şükür okuyucuları

ile buluşuyor. Ben kendisine telefon dahi etmeden hemen incelemeye başaldığım kitapla ilgili

haftalık yazıma başlıyorum.

“Kadim dostum, sevgili kardeşim Osman BAŞ beyefendiye en kalbi sevgi ve

saygılarımla. Mehmet Şükrü BAŞ / 01.05.2015/ Elazığ” Eyvallah.

Kitabın sayfalarında uzun sürecek bir yolculuğa çıkıyorum. “Ağladım” bir sevda şiiri;

“ Bir garip sevdayı, sardın başıma;

Şiirde ağladım, sözde ağladım.

Dokunsalar tele, sel olur yaşım;

Kemanda ağladım, sazda ağladım.”

Şiirlerinde hayatının, kederlerini ve küskünlüğünü dile getiren şair, “Yağmur” şirinde;

“Her karın, yağmurun yağdığında,

Odam sıcak olsa da üşürüm.

Yalnızları, kimsesizleri,

Yalınayak yetimleri düşünürüm.”

“Şiirlerinin ilhamının acı, mayasının gözyaşı” olduğunu ifade ediyor, Kasım 1964

yılında yazdığı “Düğün Alayı” şiirinden son dörtlük;

“Bir bakın dostlarım, bu düğün kimin?

Bunca zevk-ü sefa acep kim için?

Beni Mecnun edip giden sevgilim,

Sana arkandan bakan ağlasın.”

Okuyucuların, şiirler arasındaki yolculuğunda kendi hayatından kesitler bulacağı,

duygu alacağı anlar çoğunlukta olacaktır. Kitapta, dini ve milli şiirler de vardır.

İlk şiir kitabını yılların birikimi ve derinliği ile bütünleştiren şairin yeni kitaplarının

okuculara ulaşması arzusuyla tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.

Şairin kızına yazdığı KIZIM-II- şiiriyle yazımı tamamlamıyor, ilerleyen günlerdeki

yazılarımdan bir tanesi yine “Gözü Yaşlı Şiirler” olacağını düşünüyorum.

“ Sen daha küçüksün gurbet neyine?

Bu yaşta gurbeti, bilmezsin kızım.

Damla damla yaş olsun gözlerime;

Göz bebeğimden düşmezsin kızım.”

14.05.2015 /Ankara.

Osman BAŞ

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.