Amasya İtimat

17 ARALIK OPERASYONU

Ömer CELEP
17 Aralık operasyonu, görüntüye ve üzerindeki tartışmalara bakılırsa, ülkemizde geleneksel senaryoların, farklı aktörlerle yeni bir versiyonu gibi gözüküyor. Bu operasyon hem hükümete karşı, hem de hükümet içinde, adı birçok ahlaksızlıkları ortaya çıkarmaya yönelik bir operasyon niteliği gibi.
Şu bakımdan hükümete karşı diye düşünüyoruz. Hükümet-cemaat sürtüşmesi neticesi, cemaat içindeki derin güç harekete geçmek suretiyle, ocak ayı içinde meclise getirilmesi düşünülen dershaneler yasa tasarısının görüşülmesinde baskı unsuru olarak kullanılması hedeflenerek yasanın kendi düşündükleri şekilde geçmesinin sağlanmasına yönelik çabadan kaynaklanıyor olmasıdır. Bir bakıma hükümete karşı “aba altından sopa gösterme” çabası.
Çünkü gizli olan soruşturma ve araştırma görüntüleri ve ses kayıtları, video görüntüleri, mahrem bilgilerdir. Bu bilgileri, kim nereden alarak sosyal ve yazılı medya ile paylaşmaktadır. Bu, emniyet içinde bazı güçlerin, yasalara aykırı bir şekilde bazı bilgileri dışarıya servis ettiği şeklinde okunur. Zira bazı bilmesi gereken polis müdürlerinin bile bilgilendirilmediği bilgilerin gazetelerde, televizyon ekranlarında yayınlanıyor olması hafife alınacak ve bigâne kalınacak bir olay değildir. Bu bir “güç” işidir ve o güç, yasal çerçeve içinde midir, değil midir elbette araştırılmalıdır ve gereken yapılmalıdır.
Bilgi servis edilmesinin suç olmuş olması, rüşvet, yolsuzluk ve ahlaksızlığı masum hale elbette getirmez, getiremez. Bu ahlaksızlığa karışanın, adı, “kim”liği, sıfatı, makamı ne olursa olsun ve soyu kime dayanırsa dayansın, en ağır biçimde cezalandırılmalı, cezalandırma yolunun önü açılmalıdır.
Hükümetin bu ahlaksızlığı cezalandırmasını bekliyoruz.
Şunu da unutmayalım;
Ak-Parti hükümetleri 2002 yılından beri aleyhine düzenlenen bütün eylemlerden kârlı çıktı. Aleyhe düzenlenen e muhtıralardan; cumhuriyet mitinglerine, işçi hareketlerinden; memur eylemlerine, Ergenekon yapılanmasından; Gezi parkı eylemlerine ve bunlar gibi nice olayları çok iyi yöneterek, kendi lehine çevirmeyi başardı. Ama bu defa karşı hareket, çok farklı bir argümanla çıktı karşısına. Birden çok olayı birleştirerek sıkıştırdı.
Bize göre bu noktada yapması gereken şu. Hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvet gibi ahlak dışı olaylara karışanları hiç acımadan ve kamu vicdanını rahatlatacak ceza ile cezalanmalarının önünü açmak olmalıdır. Eğer bunu yaparsa diğerlerini bertaraf edebilir. Halk Bankası olayı uluslar arası bir senaryonun ürünü gibi geliyor. Asıl olan rüşvet ve usulsüzlüktür, diğerlerini halka anlatabilir ama onları halka anlatabilmek için bunların cezalandırılması şarttır.
Bu olaylar karşısında hizmet hareketinin, olayın bir tarafında yer alması hem kendilerini hem de mütedeyyin insanları son derece rahatsız etmektedir. Eğer bu tavırlarında ısrar ederlerse sanırız operasyonun en zararlısı kendileri çıkacaktır.
Başörtüsü konusunda susarak kazandılar, Kur’an kurslarının kapatılmasında susarak kazandılar, İmam Hatip Liselerinin kapatılmasında susarak kazandılar, 28 Şubat olaylarında hep sustular ama konu dershanelere gelince her nasılsa iktidara ortak olmaya kalktılar. Taraf oldular, var güçleriyle feryada başladılar.
Böyle olmaz, olmamalı… Bir de şurası var ister hükümet, ister cemaat olsun herkes yaptığının bedelini öder.
Önümüzdeki günler çok olaylara gebe gibi geliyor. Anlaşılan bu mahalli seçimlerin malzemesi bu olacak. Ne hizmetler tartışılacak, ne projeler, ne de diğer sorunlar.
Siyasi partiler bu seçime “kartopu” oynayarak girecekler.
Hayırlısı bakalım.

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.